Teketek Haber

DURNA’NIN KIZI KÖR HATİCE’NİN AĞIDI

DURNA’NIN KIZI KÖR HATİCE’NİN AĞIDI
26 Kasım 2018 - 11:12

1950’li yıllar… “Durna’nın kızı Kör Haççe’’ adıyla bilinen Hatice ninemin(babaannem) kocası Çoloğlan’ın Mehmet’in verdiği sıkıntılar yüzünden genç yaşta (45) kahrından ‘’maçça’’ olup öldüğü söylenir. Kocası, her yıl gurbete (Çukurova’ya çalışmaya ) gider, aylarca dönmez, geride kalanları sorup sual etmez, para-pul göndfermezmiş. Karısı ve çocukları aç-susuz perişan ve sefil ortada kalırlarmış. Babaannemin belini büken sadece ‘’bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm’’ değil; çocuklarının baba sevgisine de hasret gitmeleriymiş. Hatice ninemin, bu acı gerçeğe sadece kalbi değil, bedeni de yenik düşer. Öleceğini anlar. Komşuları başına toplanmıştır. Yatağında hasta, kendi ağıdını kendisi yakar. Fakat bir kişiye hasret gitmektedir. Bu kişi ‘’sürmeli oğlum ‘’ dediği büyük oğlu Güzel Ahmet’tir. Çünkü o da askerdir. O an sevindirici bir şey olur. Ölmeden 5-10 önce oğlu Ahmet’ten mektup gelir, okurlar. Sevinir. Yüzüne bir güzellik yayılır. Birkaç dörtlükte ona ağıt söyler ve ruhunu teslim eder.

Yaz geldi bahar erişti
Lelesümbüle garıştı
En sevdiğim Ehmet oğlum
Car’ıma mektup ulaştı

Hepeler gönlüm hepeler
Yağmur yağar kar sepeler
Hüseyin’im gaçar amma
Osman güççük mal depeler

Üceler yanar mazı
Engine dökülür közü
Amanatı sana attım
Kelomar’ın hatçe gızı

Bir güççücük yuva yaptım
Buldugumu içine attım
Yedi tene yolda yolcum
Ahacıka hasiret gettim

Döndü’ye vabal atarım
Her ölüde beni gatsın
Osman güççük dayanamaz
Anası yok nasıl yatsın

Hüseyin’im sefil amma
Osman oğlum gezer densiz
Ben ölünce öldü demen
Saba gelir bizim “soysuz”
Bana aşşaa get diyollar
Tükenir mi benim sızım
Ehmet benim sürmeli oğlum
Garşımdan mı gelir bozum

Ben deli daalim bacım
Ben ağlarım gözel gözel
Daha bağlarınız goruk
Evvel bana düştü gazel

Şaştım gomşularım şaştım
Bir onulmaz derde düştüm
Canım gurban goca babam
Kitli gapımı mı açtın

Bana tokdura get diyollar
Sanki tokdur can verecek
Ben Fenalı’ya enince
Bozum garşı mı gelecek

Hasta kişinin ölmeden önce kendi ağıdını kendisinin yakması, bizim Orta-Asya dan devraldığımız bir kültür geleneğidir. Aynı zamanda Hatice ninem Arıtaş’ın ağıtçılarından biridir.