Erçene’li Hatice Hanım, ziyaret için oğlunun yanına Ankara’ya gider. Hatice Hanım orada rahatsızlanır ve vefat eder. Ablasının ölümü üzerine çok üzülen kız kardeşi Aldaş’lı Elif bir ağıt yakar:
Hep kuşlar ediyor sökün
Bacım da yükletmiş yükün
Ellerim koynumda kaldı
Yekin nazlı bacım yekim
Yağmur yağar hışır hışır
Alnına bağlarım yeşil
Ellerim koynumda kaldı
Yekin nazlı bacım yekin
Tarlalarda biter burçak
Çiçek değil bıçak imiş
Öldü haberini aldım
Yalan değil gerçek imiş
Bahçamızda açar lale
Koparsam da solar m’ola
Bacıma kavuşamadım
Ahrette bulur m’ola
Kuşlar dönüyor düneğe
Bacım da binmiş bineğe
Sen başını alıp gettin
Kimler sahap olsun bana
Düşmüş hastane dibine
Dilbenti örttüm yüzüme
Niye söylemiyon bacım
Küstün mü bir tek kızına
Firak deli gönlüm firak
İstanbul’un yolu ırak
Mektup yazak tele vurak
Bir tek oğlum gelir m’ola
Ağzının içi alaflı
Dişleri hepten kilitli
Duluğu durna zülüflü
Bacılarım zor geliyor