İstanbul’da tüm şehrin uyuduğu saatlerde mesailerine başlayan, gece yaşanan olayları herkesten önce öğrenerek haberleştiren gece muhabirleri, vatandaşlara haberi doğru ve hızlı bir şekilde ulaştırmanın telaşını yaşıyor.
İstanbul’da tüm şehrin uyuduğu saatlerde mesailerine başlayan, gece yaşanan olayları herkesten önce öğrenerek haberleştiren muhabirler, vatandaşlara haberi doğru ve hızlı bir şekilde ulaştırmanın telaşını yaşıyor.
Kentin gecesine çoğu zaman emniyet güçleri ve itfaiyecilerle birlikte şahitlik eden gazeteciler, çoğu zaman olay yerine ilk ulaşanlardan oluyor.
Kimi zaman büyük bir yangına kimi zamansa trafik kazasına, cinayete veya terör olayına tanıklık eden, olumsuz olaylarda dahi görevlerini yerine getirmeye çalışan İstanbul’un gece muhabirleri için olay anonsu telsizden duyulduğu anda arkadaşlık, yerini rekabete bırakıyor.
Bazı sıcak olaylarda kameraları görenlerin sert tepkisiyle de karşılaşabilen muhabirler, olaylar karşısında üzüntü duymalarına rağmen görevlerini yerine getirmeye çalışıyor.
Neredeyse 24 saat yaşayan kentin, gece yarısından sabahın ilk ışıklarına kadar olan zaman dilimini yaşayan gece muhabirleri, her şeye rağmen mesleklerini heyecan ve keyifle yapıyor.
“Olaylar içimizi acıtıyor ancak bizim işimiz bu”
İstanbul’da uzun yıllardır bu mesleğin içindeki muhabirlerden biri olan Anadolu Ajansı muhabiri Mehmet Ali Derdiyok, mesleğe dair yaşadıklarını paylaştı.
Gittikleri olaylarda genellikle kötü sonuçlanmış gelişmelerle karşılaştıklarını belirten Derdiyok, meslek hayatı boyunca trajik olaylara şahitlik ettiğini anlattı.
İnsanın tüylerini ürperten olaylarda bile işlerini yapmak durumunda olduklarını ifade eden Derdiyok, “İnsanlar bazen onların acılarını görüntülemeye çalıştığımız zaman bizi kötü insanlar olarak algılayabiliyor. Olaylar bizim de içimizi acıtıyor ancak bizim işimiz de bu. Biz insanlara haber ulaştırmak zorundayız.” dedi.
Olay anonsu telsizden duyulduğunda arkadaşlık yerini rekabete bırakıyor
Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Ozan Ural ise DHA’da yaklaşık 8 yıldır gece görev yaptığını, İstanbul’da 5-6 kurumun gece çalışan habercilerinin olduğunu belirterek, “Biz normalde arkadaşız. Haber için aynı yerde bekliyoruz, beraber yemek yiyoruz fakat telsizdeki anonstan bir olay duyduğumuz zaman arkadaşlığımızdan öte rekabetimiz başlıyor. Bir an önce olay yerine diğer arkadaşlarımızdan önce gitmeye çalışıyoruz, fotoğrafı ve videoyu çekip haberi yazdıktan sonra haber merkezine göndermek için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz.” dedi.
DHA muhabiri Soner Hasırcıoğlu da İstanbul’da gece haberciliğine ilişkin, “İstanbul’da ilk ne olup bittiğini biz biliyoruz. Biz gece çalışan gazeteciler İstanbul’un diğer yüzünü görüyoruz. Yani insanların görmediği, bilmediği, duymadığı her şeye biz gece birebir şahit oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
DHA muhabiri Ertan Kılıç ise yaklaşık bir yıldır gece muhabirliği yaptığını aktararak, şunları anlattı:”İnsanlar evlerine dönmeye başladıktan sonra İstanbul’un gerçek yüzüyle karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü İstanbul’un en saf ve yalın hali gece. Bizim işimizin en önemli yanı polis ve itfaiye telsizi dinlemek. İnsanlar bazen diyor ki; ‘Olay yerine polis veya itfaiyeden önce nasıl geliyorsunuz?’ Çünkü bizim gözümüz yollarda, kulağımız ise anonstan geçecek kodlarda. Bu kodları duyduğumuz zaman olay yerine ilk önce varmaya çalışıyoruz. Zamanla bir yarış başlıyor. Haberciliğin doğasında olay yerine ilk ulaşan olmak ve olay anını yalın bir şekilde insanlara aktarmak var. O da polis telsizini iyi dinlemekle oluyor.”
“Bir insanın ömründe göremeyeceği şeyleri biz birkaç günde görebiliyoruz”
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Selim Bayraktar da yaklaşık bir yılı aşkın süredir gece çalıştığını belirterek, “Mutlu insanların uyuduğu bir geceye ‘günaydın’ diyoruz ve öyle başlıyoruz. İnsanlar gece evine istirahate giderken siz işe geliyorsunuz. Siz istirahate giderken de insanlar işe gidiyor. İstanbul’da 39 ilçe var. Bir an nereden nereye gideceğinizi bilemiyorsunuz. Bir gün Fatih’tesiniz bir bakmışsınız Silivri’desiniz, hiç fark etmiyor.” diye konuştu.
İHA muhabiri Aydemir Bayraktar da “Bir insanın ömrü hayatında göremeyeceği şeyleri biz bir haftada, hatta birkaç günde görebiliyoruz. Mesela şu an Suudi Arabistan Konsolosluğu’ndayız, bundan bir dakika sonra konsoloslukta olmayıp Esenyurt’ta veya herhangi bir ilçede yangına gidebiliriz. Nerede olacağımız belli olmuyor. Bu yüzden bu mesleği seviyorum.” dedi.
Sabah Gazetesi muhabiri Barış Savaş ise yaptıkları işin eğlenceli olduğunun düşünülebileceğini, ancak zaman zaman birçok tehlikeyle de yüz yüze geldiklerini belirterek, “İnsanlar normalde haberleri televizyonda izlediği ya da bir gazetede okuduklarında normal bir şekilde haberdar olurlar. Fakat kendi başlarına bir şeyler geldiğinde ve biz oraya vardığımızda kameraları gördüklerinde çok sert tepkiler veriyorlar. Anlamsız bir şekilde bilinçlerini kaybediyorlar, bazen saldıranlar oluyor. Tabii ki biz zor bir meslek yapıyoruz. Bu mesleği yaparken olumsuzluklarını ailemize ve kurumumuza yansıtmamaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.