Teketek Haber

GELİNİ TARAFINDAN YÜZE ALINMAYAN KAYNANANIN AĞIDI

GELİNİ TARAFINDAN YÜZE ALINMAYAN KAYNANANIN AĞIDI
20 Aralık 2018 - 10:45

Elbistan’ın Eldelek köyünde hali vakti yerinde, çiftçilikle geçinen bir aile vardı. Yaz geçmiş, hasat kaldırılmış, kış bastırmak üzereydi. Bir gün karı koca istişare ederek: “Bu kışı çocukların yanında geçirsek nasıl olur acaba?” dediler ve öyle de karar verdiler. Önce büyük oğlanın yanına varacaklar, orda biraz kaldıktan sonra ortanca oğlanın yanına uğrayacaklar; böylece kışı geçirmiş olacaklardı. Bu şekilde kurgu yaptıktan sonra, çocuklarının ihtiyaçlarını (peynir, yağ, bal, tarhana vs.) hazırladıkları öteberiler ile yola koyulurlar. Önce büyük oğlanın kapısını çalarlar. Kapı açılır. Kapıyı açan gelinleridir. Gelin, içeri buyur etmeden gerisin geriye dönerek içeriye seslenir: “Kapıda annenle baban var!” oğulları anne ve babasının geldiğini duyunca kapıya koşarak içeri buyur eder. Eder etmesine de, evde soğuk bir rüzgâr estiğinin herkes farkındadır. Çünkü gelin kızımız hem sokranmakta, hem de kapıları sertçe açıp kapatarak gönülsüzlüğünü alenen belli etmektedir.
Bu durumun misafirlerin gözünden de kaçmaz. Baba işi toparlamak için hanımına dönerek “Haydi hanım, öteki oğlanın yanına gidelim!” der. Hanım da orada ne ile karşılaşacaklarını bilemediğinden: “Herif, biz doğruca köyümüze gidelim! Belli ki buralarda bize yatacak yer yok.” der. Bu arada karısının gönlünü etmeye çalışan oğullarını çağırarak, bir daha görmeyecekmiş gibi sarılırlar ve her ikisi de ağlayarak tekrar yola revan olurlar. Bugün üzerine oğlan, anne ve babasına yaptığı hakaretten dolayı hanımından ayrılır. Anne, ömrünün sonuna kadar hep köyde yaşar; bir yere gitmez ve yalnız yaşadığı evde vefat eder. Bu nur yüzlü hanım, başından geçenleri Güllü GÖZÜKARA’ya anlatarak, ondan içini soğutacak bir şiir ister. Güllü GÖZÜKARA da “Bibi” dediği bu hanımı kırmayarak şu ağıdı yakar.

Susuzum suya kanayım
Göresim geldi anayım
Bunu çok gören kimsenin
Ben de aklına yanayım

Talan olsa bahçe bağım
Bulutlanır gönül bağım
Mihrican vursa meyveyi
Hasat olur darmadağın

Bu hevesle çıktık yola
Bir yered vermedik mola
Torun evlattan tatlıdır
Bunu gelin bilir mi ola

Elkızının soğuk yüzü
Belli karşılarken bizi
Varınca kapıda kaldık
Allah inandırsın sizi
Gözü görmez yağı balı
Ata gövde evlat dalı
Öfke geçmez kapılarda
Gelin tam bir karaçalı

Allah büyük Mevla Kerim
Hak divanda olsun yerim
Gelin bize yüz vermedi
Komşulara ben ne derim

Gam yemen mi yoksa yerin
Derdim içte ondan derim
Yatmadan yola koyulduk
Gelin neymiş gelin görün

Üç oğlum var bir de kızım
Kimseye geçmedi nazım
Yalınız yuvada kaldım
Size diyom oğlum kızım

Oğlum bize üzülüyor
Gözünden yaş süzülüyor
Anam babam dedikçe de
Benim bağrım eziliyor

Ekin ekip yetirdiğim
Emek verip bitirdiğim
Emeğimi yele verdi
Gelin diye getirdiğim

Duman kaplı gönül dağım
Gazel döktü bahçem bağım
İçine ateş düşünce
Kurudu dalım budağım

Güllü’yüm de yanan özdür
Gönlü yıkan acı sözdür
Yoldan gelen misafire
İkram olan gülen yüzdür.

Güllü GÖZÜKARA