MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, bugün Türkiye’nin, bekasını temin ve takviye etmek amacıyla Fırat’ın doğusu veya batısı demeden ileri atıldığını, bu uğurda kararlılığını gösterebildiğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “ABD ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin; Türkiye Fırat’ın doğusuna hak için, adalet için, hukuk için, mazlumların güvenliği için girmeli, gereğini yapmalıdır.” dedi.
“Dün akıntıya karşı kürek çekmek beyhude çabaydı. Ancak bugün kendi akıntımızın, kendi akınımızın yönünü tayin edecek müteyakkız bir mevkie gelişimiz hakikaten göz kamaştırıcı bir gelişmedir.” ifadesini kullanan Bahçeli, “Türkiye’ye rağmen kımıldayan bir yaprağın akıbeti bilinsin ki çürümedir. Türk milletinin hilafına yapılan her türlü tasarım, dizayn, plan, kurgu, hazırlık yok hükmündedir. Güney sınırlarımız boyunca hıyanet üretimi yapanlar, pusu kuranlar karşılarında çelik gibi bir iman, çevik bir irade bulacaklardır.” dedi.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Milli bekamızı, milli haklarımızı, tarihi mirasımızı, egemenliğimizin ilke ve esaslarını görmezden gelen, hafife alan, kulak ardı yapan kim olursa olsun ödeyeceği bedele peşinen razı olmalıdır. Türkiye’nin çevresinde hiçbir terör çetesi yaşamamalıdır, yaşayamayacaktır. Bu, Türk milletinin yeminidir. Terör örgütleri için kader ağlarını örmüş, bunların sonu görünmüştür.
Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı’yla emperyalizmin uykularını kaçıran, hevesini kursağında bırakan, terör devleti kurma niyetlerini can evinden vuran Türkiye, bu kez de gerek Fırat’ın doğusu gerekse Menbiç ve etrafını zulmün tasallutundan kurtarmaya muktedirdir, buna hazırdır. Mevzubahis vatan savunmasıdır. Bunun da üstünde beka mücadelesidir. Duruşumuz meşrudur, uluslararası hukuka uygundur. Davamız, var olma, milli güvenliğimizi müdafaa davasıdır. Ülkemize yönelebilecek her türlü tehdit ve tehlikenin, merkezinde karşılanması, jeopolitik risklerin zamanında okunup göğüslenmesi mecburiyettir.”
“Dört parçalı Kürdistan komplosu her düzeyde tırpan yemiştir”
“Yüz yıl önce aciz düşmüştük, biçilen kefene gövdemizi uzatmıştık. Fakat o günler geride kaldı, dev doğruldu, Türk milleti bekasını müdafaa etmek için belalara deyim yerindeyse savaş açtı, cephe açtı, tavır aldı. Türkiye hem diplomasiyle hem de askeri caydırıcılık vasfıyla sahadadır, masadadır, aktif şekilde meydandadır.” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Dört parçalı Kürdistan komplosu her düzeyde tırpan yemiştir. Türkiye hiçbir tehdidi alttan almamış, göz yummamıştır. Bugün Fırat’ın doğusu fitnenin boynudur. Bu boyun vurulmalıdır, bu boyun bedeninden koparılmalıdır. Refakatçisi emperyalizm olan Rojava projesi tedavülden kaldırılmalıdır. Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü sakatlayacak, Türkiye’nin milli güvenliğini sabote edecek her türlü mütecaviz tertibe karşı uyanık olmak zaruridir. Zahmetsiz rahmet olmayacağına göre, zahmetlere katlana katlana huzur ve zafer şafağına inanıyor ve ümit ediyorum ki milletçe ulaşılacaktır.”
“İhanetin özgürlüğü olmaz”
Bahçeli, Türkiye’nin kara listeye girmesi için adeta bir yarışın, ince bir işçiliğin söz konusu olduğunu ifade etti.
Karalama kampanyalarının 2018’de de hız kesmediğini, bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bu kuruluşların hedef tahtasına oturtulduğunu söyleyen Bahçeli, “Neymiş, yeni hükümet sistemine geçişle birlikte Türkiye otoriterliğe kaymış. Muhalif kişi ya da kurumlar baskıya maruz kalmışlar. OHAL süreciyle beraber sosyal ve siyasi haklarda tahribatlar yaşanmış. Hukuki karar alma süreçleri ise tehdit altındaymış. Bilinmelidir ki bu iddiaların tamamı zırva, tamamı hayal mahsulüdür. İhanetin özgürlüğü olmaz, suçun özgürlüğü olmaz, cinayetin özgürlüğü olmaz, işgal heveslerinin özgürlüğü olmaz, darbeye teşebbüsün özgürlüğü hiç olmaz.” diye konuştu.
Kalemini kalaşnikof gibi kullananların, gazete köşelerini saatli bombaya çevirenlerin, yalan üzerine ikbal ve istikbal tasarımı yapanların özgürlük tantanasına inanmayacaklarını vurgulayan Bahçeli, özgürlüğün tıpkı demokrasi gibi birilerinin tekeline girdiğini, derin manasından koptuğunu dile getirdi.
Ruh Sağlığı yasası
Karmaşıklaşan hayat şartlarında, halkın maddi ve manevi sorunların yanı sıra ruhsal olarak da zorluk çektiğine işaret eden Bahçeli, ruh sağlığı hizmetleri alanında hizmet alan, hizmet veren insanların ağırlaşan problemlerinin farkında olduklarını aktardı.
Tüm bu sorunlarla şuurlu, programlı ve etkili şekilde başa çıkabilmek için hak, sınır ve yetkilerin açık ve net olarak belirlendiği bir toplumsal sözleşmeye, bir Ruh Sağlığı yasasına ihtiyaç olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, Türkiye’de bu alanda bir boşluk olduğunu söyledi.
Sosyal ve toplumsal pek çok yararı olacağına inandığı Ruh Sağlığı yasasının bu yıl içinde TBMM’den çıkarılmasını içtenlikle beklediğini anlatan Bahçeli, MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu’nun konuyla ilgili bir kanun teklifi hazırladığını bildirdi.
Çankaya Üniversitesinde akademisyen Ceren Damar’ın gözü dönmüş bir katil tarafından hunharca katledildiğini anımsatan Bahçeli, “Yalnızca merhume evladımız değil, akademik hayat da saldırıya uğramıştır. 5 Nisan 2018’de yine bir cani tarafından Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde 4 kardeşimizin canına kıyılmıştı. Başta Ceren Damar evladımız olmak üzere, görevlerini icra ederken maruz kaldıkları kanlı saldırılarda hayatlarını kaybeden bütün masumlara Allah’tan rahmet niyaz ediyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi tekraren iletiyorum.” dedi.
“Gizli ve gizemli eller devrede”
Devlet Bahçeli, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerine yaklaştıkça ihtilaf ve anlaşmazlıkların alarm verici boyutta serpildiğini belirterek “gizli ve gizemli ellerin devrede olduğunu” söyledi.
31 Aralık gecesi, İstanbul Taksim’deki yılbaşı kutlamaları esnasında Suriyeli sığınmacı olduğu iddia edilen bir grubun Suriye bayrağı açmasının çok ciddi infiale yol açtığını aktaran Bahçeli, “Açık bir provokasyon olduğu neredeyse kesin olan bu olayın kimler tarafından planlandığı, hangi amaçlarla tedavüle sokulduğu enine boyuna araştırılmalı, arkasındaki melun ve melanet hevesler mutlaka deşifre edilmelidir.” diye konuştu. Bahçeli, şunları söyledi:
“31 Mart öncesi ülkemizin huzurunu kaçırmak istiyorlar. Sokakları karıştırmayı projelendiriyorlar. 1 Nisan sabahı için hazırlık yapıyorlar. Toplumsal uyum ve düzenin mukavemetini kırmayı amaçlıyorlar. 16 Aralık 2018’de, Sakarya’nın Hendek ilçesinde birçok suçtan sabıkası bulunan bir şahsın işlemiş olduğu cinayet birden bire Türk-Kürt karşıtlığına alçakça büründürülmüştür. Bu konuda vahşi bir tuzak kurulmuştur. Kandil’deki terör elebaşları sosyal medya aracılığıyla sahte hesaplar açtırarak Kürt kökenli vatandaşlarımıza kötü muamele yapıldığını, açıktan ve acımasızca saldırıldığını iddia ederek fitneyi alevlendirmişlerdir. Oldukça riskli, oldukça tehlikeli, oldukça kışkırtmalara müsait ortam ve zemin maalesef bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. Bu düşmanlıkların hepsi üst bir akıl tarafından planlanıp toplumsal hayata indirilmektedir. 31 Mart 2019’a kadar bu kapsamda daha da fazla olay ve gelişmeye şahit olma ihtimali ziyadesiyle vardır ve fazladır.
Türk milletinin bu bayat senaryolara karnı toktur. 24 Haziran 2018’de milli uyanışı kundaklayamayan, milli dirilişe engel olamayan iç ve dış odaklar, 31 Mart 2019’da da aynısına mahkum olacaklar ve sukutuhayale uğrayacaklardır. CHP’sinden İP’sine, HDP’sinden PKK ve FETÖ’süne kadar kim Türkiye’nin tarihsel yürüyüşünü kesmek istiyorsa onunla hesabımız mahşere kalmadan bu dünyada görülecektir. Türk milleti cevheri de görüyor, çürüğü çarığı da biliyor. Hiç kimse şansını fazla zorlamasın. Hiç kimse nifakı geçim kapısı, namertliği ümit çeşmesi görmesin. Herkes ayağını denk alsın. Bizde ne verilecek toprak parçası ne vazgeçilecek insan varlığı ne de çizilecek sınır hattı asla yoktur. Aksini iddia edenlerin ya canıyla zoru ya da cehaletiyle sorunu vardır ve bunlarla mücadele bizim mukaddes bir vazifemizdir.”
“Çekilme kararı stratejik oyalama”
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den geri çekilme iradesine kuşkuyla baktıklarını, ihtiyatla yaklaştıklarını bildiren Bahçeli, bir dediği diğerini tutmayan, sabah başka, akşam başka konuşan bir şahsın ne dediğinden daha çok ne yapmak istediğini, neleri amaçladığını yorumlamanın en mantıklı yol olduğunu ifade etti.
Bahçeli, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un Türkiye’ye gelmeden tavaf ettiği İsrail’de skandal bir açıklamaya imza attığını anımsatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Fren tutmayan bu doğan görünümlü şahin, Ankara’nın ABD ile tam koordinasyon halinde olmadığı sürece Suriye’ye askeri harekat yapmamasını zehirli bir dille beyan etmiştir. Bolton musun, Dalton musun bilmem ama şunu açıkça sorarım: Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı? Bu ne küstahlıktır? Nasıl bir terbiyesizliktir? Trump’a diyorum, Pompeo’ya sesleniyorum, Bolton’a duyuruyorum: Müttefiki olduğunuz insan kasaplarının, bölücü hainlerin Kürt kökenli kardeşlerimizle en ufak ilgi ve alakaları kesinlikle yoktur. Bunlar teröristtir, katildir, canidir. Görüldükleri yerde imhaları vaciptir.”
“PKK/YPG’yi Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek ahlaksız bir sapmadır, adi bir saptırmadır, alçak bir sapkınlıktır.” ifadesini kullanan Devlet Bahçeli, “Kürt kökenli kardeşlerimize sevgi ve hürmetimiz tarifsizdir. Onlarla hiçbir alıp veremediğimiz yoktur, olamayacaktır. PKK/YPG başka, Kürtler başkadır. Şayet konu Kürt kökenli kardeşlerimiz ise onları Washington değil, Brüksel değil, Paris değil, Berlin değil, Londra değil; tarih şahittir ki Ankara sevecek, Türk milleti ölüm pahasına kucaklayacaktır. Kürt kökenli kardeşlerimize Trump ve evanjelist kadrosunun muhabbeti yalandır, riyadır, sahtedir, aslı astarı yoktur.” diye konuştu.
“ABD, acaba Türkiye ile Suriye’nin sıcak çatışmaya girmesi için PKK/YPG ile bir kumpas mı hazırlamaktadır?” sorusunu yönelten Bahçeli, ABD’nin Suriye’den çekilme kararını “oyun ve stratejik oyalama” olarak niteledi.
Devlet Bahçeli, “ABD ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin Türkiye Fırat’ın doğusuna hak için, adalet için, hukuk için, beka için, mazlumların güvenliği için girmeli, gereğini yapmalıdır. Başkalarının ne diyeceğiyle ilgilenemeyiz. PKK/YPG’nin kökünün kazınması için altın fırsat önümüzdedir. MHP, terörle haklı mücadelede hükümetin arkasındadır, tam destekçisidir.” dedi.
“Nato mermer nato kafa”
Türkiye’nin azimle sürdürdüğü terörle mücadelesinden küresel ve bölgesel mihrakların rahatsızlığının normal olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti: “Normal olmayan, Türkiye’deki bazı kesim ve çevrelerin gocunması ve sızlanmasıdır. Bunlara ‘memleket’ diyoruz, ‘menfaat’ anlıyorlar; ‘millet’ diyoruz ille de ‘zillet’ ısrarındalar. Ne yapsak boş, ne desek anlamsız. Nato mermer nato kafa. Bunlar aynı tas aynı hamam. CHP’nin hali pürmelali, diğer siyasi hısım ve lekeli ortaklarının ahvali çok söze hacet bırakmıyor. Tükenmişler, sıfırı çoktan tüketmişler. Terörle mücadele edildikçe CHP’nin keyfi kaçıyor. PYD/YPG/PKK’nın sonu göründükçe CHP’yle birlikte uzatmalı ortağı HDP ve diğerleri çıldırıyor, çılgına dönüyor. Bunların çiğ süt emdiklerinden karınları ağrıyor.
Sayın Cumhurbaşkanının ‘Fırat’ın doğusuna her an girebiliriz’ demesinin üzerinden çok geçmeden cevap CHP’den gelmiş, şedit tepki HDP’den işitilmiştir. Öyle ya, PKK/YPG’nin sinsi avukatı olmak kolay değildir. Türkiye’yi omuzlamak yerine omurgasını kırmak tam da CHP-HDP’ye yakışan bir utanmazlıktır. CHP’nin itirazları, diyalog önerileri, sorunları barışçıl yollardan çözme çağrısı arızalıdır, marazidir. Eğer CHP yönetimi Fırat’ın doğusuna girilmesine hala itiraz ediyorsa tavsiyem, koşa koşa terörist yandaşlarıyla buluşup etten duvar örmeleridir. Bilsinler ki duvar varsa yıkılır, Türk milletini durdurmaya hiçbir art niyetli güruhun gücü yetmez. Cumhur İttifakı geleceği planlarken, Türkiye’nin önündeki yüzyılların hazırlığını şimdiden yaparken, zilletin failleri, Türk askerine psikolojik harekat yapan sefiller layığını bulacaklardır.”