Teketek Haber

HARUN REŞİD DÖNEMİNDE MARAŞ

HARUN REŞİD DÖNEMİNDE MARAŞ
05 Aralık 2019 - 12:38

Hârûn Reşid Dönemnde Maraş

Hârûn Reşid (786-809) halife olduktan sonra bu bölgede yaşa- yan Hıristiyan halkın, Bizans’ın lehine casusluk yaptıklarını tespit edince Keysun’dan Hades’e kadar yerlerde bulunan 15 kilisenin yıkıl- masını emreder. Bu arada halife harap olan Hades’i yeniden inşa etmek için bölgede bulunan Keysun şehrinin harabelerinden 2000 kağnı ile mermer taşıtır. Muhammed b. İbrahim’e Hades’i yeniden inşa ettiren Hârûn Reşid, daha sonra onu azleder. Buraya birçok asker ve insan ge- tirilir. Halife kiliseleri yağmalatıp, Hıristiyanların Müslümanlar gibi gi- yinmelerini de emretmişti. Bunun nedeni ise onların Bizans’ın buraya yaptığı saldırılarına destek vermeleriydi. Hârûn Reşid Hades’in tamir edilmesinden sonra Tarsus şehrinin de yeniden yapılmasını emreder. İki şehrin de tamiratının bitirilmesinden sonra bölge Müslüman komu- tanlara ikta edilir.73 Hârûn Reşid zamanında Maraş, Hades ve Dârende şehirleri sürekli Bizanslılar ile Müslümanlar arasında çatışma alanı ol- muştur.74

Abbâsiler, Sugûr bölgesine İran, Horasan ve Türkistan’dan in- sanları getirtip yerleştiriyorlardı. Bu gelenlerin ekseriyeti İslâmiyet’i yeni kabul etmiş Türklerdi. Memlük adı verilen bu Türkler, Bizans’a karşı sugûr bölgesini korudukları gibi aynı zamanda Anadolu içlerine seferler yaparak Üsküdar önlerine kadar akınlarda bulunuyorlardı. Bu dönemde Maraş ve Tarsus taraflarında çok sayıda Türk asıllı komutana rastlanır. Bunlardan biri halife tarafından Tarsus’un imarına ve valili- ğine memur edilen Ferec b. Süleym el-Hadım et-Türkî’ydi. Bu şahıs Çukurova’da Ayn-ı Zarba’yı de inşa etmişti. Bu komutan tarafından Horasan ve Türkistan tarafından getirilenler bu bölgeye yerleştirilmişti. Halife Ebû Cafer Mansûr tarafından, Erzurum ve Malatya taraflarında Bizans’ın tahrip ettiği şehirlerde, 70 bin kişi çalıştırılarak Arrafe deni- len 5-15 kişilik askerin yaşadığı evler inşa ettirildi. Bölgeye Araplar- dan nüfus getirilmesinin yanında Türklerden de birlikler gönderildi. Bu dönemde Erzurum ve Malatya taraflarına Orta Asya’dan getirilen gö- nüllü Türkler ile diğer İslâm mücahitlerinin yerleştirilmesi sonucunda nüfus 100 bin kişiye ulaşmıştı. El-Cezire bölgesinden getirilen 4 bin kişinin her birine on dinar zam ile yüz dinar harçlık, ev ve toprak dağı- tılarak bölgeye yerleşmeleri teşvik ediliyordu. Ayn-ı Zarba, Hârûniye, Maraş, el-Hades, Malatya, Zibatra, Keysûn ve Samsat gibi şehirler iskân edilip Müslüman nüfusla dolduruldu. Bu bölgelere Irak’ın güne- yindeki Sevâd denilen arazilerinden sürgün edilen Zutlar75 da yerleşti- rilmişti. Söz konusu yerlere sürgün edilen Zutlar, Halife Mutasım zamanında Bizanslıların 835’de bölgeye yaptıkları bir saldırıyla kılıç- tan geçirilmişlerdir. 76

Hârûn Reşid halifeliği döneminde her yıl Anadolu içlerine iki sefer yapılmasını emretmişti. Kendisi de iki senede bir bu seferlere iş- tirak etmekteydi. Halife 806-807 senesinde Herseme’yi büyük bir ordu ile Anadolu’ya sefere gönderdi. Kendisi de bizzat Maraş’ın sekiz fersah güneydoğusunda bulunan Hades’e geldi. Ermeniyye valisi Said b. Müs- lim b. Kuteybe el-Bâhîlî’yi Maraş valiliğine atadı. Tarsus, Hades ve Malatya valileri azledilerek yerlerine daha güçlü ve halifeye bağlı olan- lar getirildi. Halife Sugûru ayrı bir vilayet yaparak el-Cezire ve Kınnes- rin’den ayırdı. Sugûr valiliğini Sâbit b. Nasr el-Huzâî’ye verdi. Bundan sonra Maraş valileri Sugûr valilerine tabi olmaya başladı. Maraş valisi olan Sâbit, zamanında 808’de bölgeye Bizanslılar taarruz etti. Vali şe- hirde savunma tedbirleri alarak Bizans’a karşı koydu. Bunun üzerine Hıristiyanlar çekilmek zorunda kaldılar. 809’da Maraş valisi Sâbit, Bi- zanslılar üzerine bir akın yaptı ve bazı fetihlerde bulundu.77

Müslümanlar bu hudutlardan Anadolu içlerine taarruzlarda bu- lunurlardı. Bizans da devamlı bunlara karşı harekette bulunmaktaydı. Emevilerin iktidara çıkışı ile Bizans bölgeden kovulmuştu. Abbâsiler zamanında Avâsım’a daha fazla önem verildi. Bölgede birçok yeni kale ve hisar inşa edildi. Buralara Arap memleketlerinden, İran ve Türk ül- kelerinden halk ve askerler yerleştirilip maaşa bağlandı. Bunlara bölge arazileri ikta edildi. Bu dönemde bölgenin İslâmlaşması sağlanmış oldu.