İşaret Dili Nedir?
İşaret dili, işitme engellilerin kendi aralarında iletişim kurarken, el hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak oluşturdukları görsel bir dildir.
İşaret dillerinin bilimsel olarak belirlenmiş ana özellikleri ise şunlardır :
İşaret dilleri de sözlü diller gibi bir gramer yapısına sahiptir. Sanılanın aksine sözlü dillerden daha basit bir yapıda değildir.
Her işaret dilinin kendine özgü gramer kuralları vardır ve her kavram için kullanılan işaretler de kullanıcılar arasında ortaktır. Bu özelliği ile işaret dili, konuşurken kullandığımız jestler ya da pandomimden çok farklıdır.
Her ülkenin kendi işaret dili vardır . Örneğin Amerika´da kullanılan işaret dili (ASL) ile Almanya´da kullanılan işaret dili (DGS) birbirlerine benzemezler. Bu iki dil, İngilizce ile Almanca kadar farklıdır.
Bir işaret dili çevrede kullanılan sözlü dilden etkilense de, farklı bir gramer yapısına sahiptir. Yani Türkçe ile Türk İşaret dili arasında mutlaka bir benzerlik olması gerekmez.
Sözlü dillerde olduğu gibi işaret dili de erken yaşta öğrenilmelidir. İşitme engelliler 5-6 yaşına kadar işaret dili öğrenemezler se daha sonra hem işaret dilini hem de başka dilleri öğrenmeleri zorlaşır.
Beyin üzerindeki araştırmalara göre, sözel dillerle işaret dilleri aynı nörofizyolojik süreçlere ve aynı lokalizasyona (yani beynin sol yarımküresi) sahiptir.
Osmanlılarda ilk İşitme Engelliler Okulu, II.Abdülhamid tarafından kurulan (1902) Yıldız Sağırlar Okulu’dur. Bu okulda, günümüz Türk İşaret Dili’nin muhtemel alt yapısını oluşturan Osmanlı İşaret Dili, öğretmenler tarafından okullarda sözel dille beraber kullanılıyordu. Tıpkı yazılı dilde olduğu gibi, bu okulda kullanılan işaret alfabesi de şu anda kullanılan alfabeden farklıydı. Bu okullarda batıda kullanılan işaret dillerinin kullanıldığına dair de hiçbir kanıt yoktur.
Tarihte Türk İşaret Dili
Türk İşaret Dili’nin tarihçesiyle ilgili bilgilerimiz, işaret dili görsel bir dil olduğu ve dolayısıyla kağıda geçirilmesi zor olduğu için oldukça kısıtlıdır. Türk tarihinde işaret dilinin varlığı ve eğitimde kullanımıyla ilgili arşivler Osmanlıca olduğu için bu konuda yoğun bir arşiv çalışması gerekmektedir. Şu ana kadar edindiğimiz bütün bilgiler en azından Osmanlı işaret dilinin batıda kullanılan işaret dilleriyle bir ilişkisi olmadan geliştiğini ve bu açıdan oldukça özgün bir işaret dili olduğunu göstermektedir.
Dünyada her işaret dilinin başlangıcı işitme engellileri bir araya getiren bir kurumun, yani okulun, kurulmasıyla eş zamanlı olarak düşünülmektedir. Çünkü bir kurum aracılığıyla bir araya gelemeyen işitme engelliler evlerinde kendi işaret dillerini geliştirip ortak bir dil oluşturamazlar. Fransa’da 1770’li yıllarda sağırların kullandığı el hareketleri, grameri olan bir dil olarak kabul edilmiş ve okullarda öğretilmeye başlanmıştır. Daha sonra bu yöntem bir Fransız işaret dili bilimcisi tarafından Amerika’ya taşınmış ve orada 1817’de Thomas Gallaudet tarafından sadece sağırlara eğitim veren, ilk işaret dili öğreten okul kurulmuştur (şimdiki adıyla, Gallaudet University).
Miles (2000) ‘ın Osmanlılar hakkında batıda çıkan yazılardan ve Evliya Çelebi’nin notlarından yaptığı derlemelere göre 1500-1700 yılları arasında Osmanlı sarayında mahkemelerde hizmet etmeleri amacıyla bulundurulan bir sağırlar topluluğu yer almaktaydı. (Bu yıllarda batıda işitme engellilerin kullandığı dil ise hiçbir kurumun parçası değildi). Hatta bazı sultanların bu dili öğrendikleri ve halka bir tercüman aracılığıyla hitab ederken işaret kullandıkları da arşivlerde yer almaktadır. Ancak yine Miles’ a göre, saraydaki işitme engellilerin ve bir dönem üst sınıfın kullandığı iletişim sisteminin, o sıralar halkın kullandığı işaret diline ne kadar benzediği ve bu sistemin ne kadar gramerleşmiş olduğu kesin değildir. Örneğin, bu sistem saraydaki yeni doğan işitme engelli çocuklara öğretilmemiş ( bir dilin gramerleşmesi için gerekli olan bir kriter), bu topluluğa yeni katılanlar yine yetişkin sağırlardan alınmıştır. Sonuç olarak topluluğun kullandığı dilin gramerleşmiş olma olasılığı düşüktür ve TID’in başlangıcının bu kadar eskilere gidip gitmediği tartışılır.
Osmanlı’larda ilk işitme engelliler okulu Osmanlı döneminde II. Abdülhamit tarafından kurulan (1902) Yıldız Sağırlar Okuludur. Bu okulda, günümüz Türk İşaret Dili’nin muhtemel alt yapısını oluşturan Osmanlı İşaret Dili, öğretmenler tarafından okullarda sözel dille beraber kullanılıyordu. Tıpkı yazılı dilde olduğu gibi, bu okulda kullanılan işaret alfabesi de şu anda kullanılan alfabeden farklıydı. Bu okullarda batıda kullanılan işaret dillerinin kullanıldığına dair de hiçbir kanıt yoktur.