Yıl 1965 olsa gerek. Kandıl köyünden Ahmet KILIÇ’ın oğlu Halil İbrahim, Nergele köyünden bir başkasına nişanlı olan bir kızı kaçırır. Bu olay karşı tarafı öfkelendirir. Hem de ne öfke… Kandıl barajı fizibilite çalışmaları başlamış, Halil İbrahim’in babası Ahmet KILIÇ, bu işleri yapan firmaya işçi olarak girmiştir. Bundan haberdar olan kız tarafı, onu öldürüp suya atmaya karar verirler. Lakin onların baskın yaptığı gün, kızı kaçıran Halil İbrahim’in küçük kardeşi Havva HACI, babası Ahmet’in yerine nöbettedir. İntikam hırsıyla gelenler Havva HACI’yı öldürürler. Cesedine bi de taş bağlayarak Ceyhan nehrinin en derin yerine atarlar. Havva HACI tüm aramalara rağmen bulunamaz. Üç ay gibi bir süre sonrasında, bağlı olduğu taştan kurtulan ceset su yüzüne vurur ve öldürüldüğü ancak o zaman anlaşılır.
Bu yürek yakan duruma Havva HACI’nın bacısı Zeynep ile annesi Naciye ağıt yakarlar.
Koca Ceyhan çağlar gider
Yüzü yosun bağlar gider
Yekin benim kuzum yekin
Anan bacın ağlar gider
Koca Ceyhan çağlamasın
Yüzü yosun bağlamasın
Diri iken bakmayanlar
Oturup hiç ağlamasın
Kara çadırın direği
Yitti kapının fireği
Kardeş sana bac’olanın
Demirden gerek yüreği
Havada bulut yelişir
Suda balık et bölüşür
Goca da babam gelişin
Koyun kuzuya karışır
Hava Hacı derler benim adıma
Düşmanlar da kıydı tatlı canıma
O zalim düşman attı Ceyhan’a
Beni Ceyhan’da bulan ağladı