ABD’deki Virginia Üniversitesinde kanser tedavisine yönelik çalışmalar yürüten Türk bilim insanı Prof. Dr. Mazhar Adlı, pankreas ve yumurtalık kanserlerinin tedavisine ilişkin önemli iki buluşa imza attı.
ABD’deki Virginia Üniversitesinde kanser tedavisine yönelik çalışmalar yürüten Türk bilim insanı Prof. Dr. Mazhar Adlı, pankreas ve yumurtalık kanserlerinin tedavisine ilişkin önemli iki buluş yaptı.
Prof. Dr. Mazhar Adlı, SANKO Üniversitesi tarafından düzenlenen bilimsel bir toplantıya katılmak üzere geldiği Gaziantep’te AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ Moleküler Biyoloji Bölümünden mezun olduktan sonra dünyanın sayılı üniversitelerinden Harvard’da doktorasını yaptığını ve 6 yıldır da Virginia Üniversitesinde kendi laboratuvarında çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Laboratuvarında “Kanseri nasıl yok edebiliriz?” ve “Kansere nasıl alternatif ilaçlar geliştirebiliriz?” sorularına cevaplar aradığını dile getiren Adlı, bunu yaparken de canlı hücrede genetik bilgiyi değiştirebilme olanağı sunan CRISPR teknolojisini kullandığını ve bu alanda yeni teknolojiler de geliştirdiğini kaydetti.
Adlı, bu teknolojinin uzun yıllar moleküler biyolojinin temel hedeflerden biri olduğunu ancak yapılamadığını dile getirerek, “CRISPR teknolojisi sayesinde canlı bir hücrenin çekirdeğine gidip, genetik bilgiyi hücre içerisinde değiştirebiliyoruz. Genetik bilgiyi büyük bir kütüphaneye benzetirsek, elimizdeki bu teknolojiyle kütüphanenin içindeki bir kitabin içine gidip kitabın 3. sayfasına girip, 5. kelimesini hassas bir şekilde değiştirebiliyoruz.” dedi.
Bu teknoloji sayesinde kanserde hangi genlerin daha önemli olduğunu, hangi genler ortadan kaldırılırsa hastalığın ortadan kalkacağını ya da kemoterapi ilacına daha iyi yanıt vereceğini araştırdığını vurgulayan Adlı, “Hedefimiz genetik bilginin normal hücrede nasıl işlediğini ve bu bilginin nasıl kanserli hücreye sebep verdiğini anlamak. Bunu tam manasıyla anlarsak, kanser dahil birçok genetik hastalığı önleme şansımız doğacak.” diye konuştu.
Kanser düşük dozlarda ilaçlarla tedavi edilebilecek
Kanser türlerinden özellikle pankreas ve yumurtalık kanserine yoğunlaştığını, bu kanserlere yönelik tedavi geliştirmeye çalıştığını anlatan Adlı, şöyle devam etti:”En ölümcül kanser olan pankreas kanserine yakalananların yüzde 80’i bir yıl içinde ölüyor ve bir ilacı yok maalesef. Kullanılan ilaç 40 yıl önce kullanılanın aynısı. Ne yazık ki alternatif ilaç veya etkili ilaç kombinasyonları henüz yok. Laboratuvarımı kurarken kendime hedef koyduğum bu hastalıklardan birisi pankreas kanseriydi. Kliniğe geçirmeye çalıştığımız, bizi çok heyecanlandıran bir iki buluşumuz var. En son bir hafta önce Nature’de yayınladığımız bir makalemizde, CRISPR teknolojisini kullanarak 4 bin genin tamamını canlı model organizmada tarayıp, hangilerinin kanseri önlediğini ve hangilerinin ilacın etkisini daha artırdığını araştırdık. Bu sayede yaptığımız keşiflerinden birisini gösterdik. Kullanılan ilacın yanına bizim bulduğumuz ikinci ilacı eklersek, kanserli hücreyi yüz kat daha fazla öldürebiliyoruz. Bu buluş, aslında hastaya verilen kemoterapinin 100 kat daha düşük dozuyla aynı etkiyi elde edebileceğimiz anlamına geliyor. ”
Prof. Dr. Mazhar Adlı, yaygın kanser türlerinden olan yumurtalık kanserinde ise kullanılan bir ilaç bulunduğunu, tümör alınıp ilaç tedavisi uygulandığında kanserin yok olduğunu aktararak, “Ancak birkaç ay sonra tümör geri geliyor. Aynı ilacı verdiğiniz zaman ilaç artık işlemiyor. Tümör çok hızlı bir şekilde ilaca karşı direnç kazanıyor. Biz bu mekanizmayı anlayıp, sonra bunu nasıl ortadan kaldırabiliriz buna ilişkin çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bu konudaki bulguları yakında bir makaleyle yayınlayacaklarını vurgulayan Adlı, sözlerini şöyle tamamladı:”Bulduğumuz temel mekanizmalardan bir tanesi, kanserli hücre ilaca karşı dirençli hale gelirken, genetik bilgisini değil, bu genetik bilginin nasıl çalışacağını belirten epigenetik bilgisini değiştirdiğini gösterdik. Epigenetik bilgi değişebilen bir bilgi, genetik bilgi gibi sabit değil. Dolayısıyla biz epigenetik bilgiyi küçük molekül ilaçlarla çok daha kolay şekilde değiştirebiliyoruz. Fakat bunun için önce bu bilginin 20 bin genin hangilerinde değiştiğini bilmemiz gerekiyor. Biz de bu çıkacak olan makalemizde normal ve ilaca karşı dirençli kanserli hücrelerdeki epigenetik bilginin haritasını ortaya çıkardık. Bu sayede hangi genlerin nasıl kontrol edildiğini gördük. Daha da önemlisi bu mekanizmayı epigenetik ilaçlar ile önleyebildiğimizi gösterdik.”