1980’li yıllarda Andırın’ın Tufan Paşa Mahallesi’nde yaşayan Mehmet KÜRTÜL’ün çocuğu olmaz. Kardeşinin oğlunu küçük yaşta evlatlık alır ve büyütür. Fakat kader yine Mehmet’e gülmez, evlatlık aldığı kardeşinin oğlu kansere yakalanır ve ölür. Mehmet KÜRTÜL, Alınoluklu Kara Müftü’ye gelir ve: “Dostum şu benim çocuğa bir ağıt yak.” der. Kara Müftü de çok üzüldüğü için önce söylemek istemez. Ancak ısrar edince dayanamaz ve babayla oğlunun ağzıyla aşağıdaki ağıdı yakar:
Çocuk
Mevlam gara yazmış benim yazımı
Gara gış eyledi bahar yazımı
Çaresiz dert açtırmadı gözümü
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Gıl galmadı bedenimde döküldü
Duvarımız temelinden söküldü
Anamın, babamın beli büküldü
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Çaresiz derdime derman bulmadım
Hep ağladım bir defa da gülmedim
Hizmetiniz görüp evlad olmadım
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Bu derde dutulan derman bulmuyor
Hep ağlıyor asla biri gülmüyor
Mâlûm, baba geden geri gelmiyor
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Bana yedirirdin gendin yemezdin
Galbimi gıracak bir şey demezdin
Çâre olsa ezirale vermezdin
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Sizler anam babam bense bir uşak
Gara yerler oldu bana bir döşek
Hayır dua edin orda gavuşak
Baba hakkınızı siz helâl eylen
Baba
Anamdan doğmuşam meyvasız çiçek
Dünya fâni oğlum ahiret gerçek
Hepimiz bu yoldan elbet geçecek
Yavrum haklarımız hep helâl olsun
Sıddık DOĞAN (Kara Müftü)