Ahmet YARAR’ın, yirmi dört yaşında şeker hastalığından vefat eden yeğeni Kifayet için söylediği ağıt:
Yine coştu deli gönlüm
Yanıyor içim yanıyor
Gel ha fidan boylum, gel ha
Ecel başımda dönüyor
Ben anama diyemedim
Hasta olur ölür diye
Günlerdir yolun gözlerim
Ben söylerim bitmez sözüm
Kara imiş alın yazın
Baban yolunu gözlüyor
Niye gelmiyorsun kızım
Kış geldi gelmiyor yazım
Eteş düştü yanar özüm
Fidan boylum gelir diye
Gel ha fidan boylum, gel ha
Anne diye ağlar kuzun
Dertli söylerim sözümü
Kanlar bürüdü gözümü
Gel ha suna boylum, gel ha
Emanet ettim kuzumu
Aldım da haberi vardım
Kahramanmaraş’tır, yurdum
Niye bana söylemedin
Neydi fidan boylum derdin
Kahrolası zalim felek
Kırdın kolumu kolumu
Genç yaşta aldın kuzumu
Büktün belimi belimi
Ben bilirim kibar kızım
Sen derdini diyemezsin
Sana yakışmıyor ölüm
Sen kefeni giyemezsin
Bir evin bir tane kızı
Söndü ocağımız söndü
Meğer kıymetin çok imiş
Osmaniye sana yandı
Allah’tan umut kesilmez
Beklerim kızım gelecek
Gel ha benim güzel kızım
Halan derdinden ölecek
Ne kadar ağlasam boştur
Artık benim kızım gelmez
Çünkü umudu kesildi
Babanın hiç yüzü gülmez
Kalksan gelsen güzel kızım
Kardeşin asker olacak
Ailen seni bekliyor
Anan derdinden ölecek
Çok söylerim bitmez sözüm
Kanlı yaşla doldu gözüm
Ben sana hiç doyamadım ki
Fidan boylu güzel kızım
İçim yanar hep yazarım
Bilemedi sayıların
Gel ha Kifayet’im gel ha
Nerde teyzen dayıların
Yürü be Osmaniye
Gitme artık sana küstüm
Bekledim kızım gelmedi
Artık ben umudum kestim
Yanıyor içim yanıyor
Bir ateş düştü özüme
Seni bire zalim doktor
Niye bakmadın kuzuma
Haber aldım düştüm yola
Bitmiyor yollar bitmiyor
Kahrolasın zalim felek
Kuzum aklımdan gitmiyor
Kızıma Kadir Mevlâ’m kızma
Bulunmaz benzeri eşi
Nasıl kıydın zalim felek
Daha yirmi dörttü yaşı
Yuva kurdun oturmadın
Hevesin gözünde kaldı
Kıydı sana zalim felek
Geri gel de doysun felek
Durup durup söylüyorum
Söylüyom bitmiyor sözüm
Ben sana hiç doymadım ki
Geri gel de doysun gözüm