Koku alma duyumuz, beyin ve hafıza ile doğrudan ilişkili. Klasik anlamda raflarda görmeye alışık olduğumuz göz alıcı ambalajların artık oldukça farklı bir tüketici deneyimi ile buluşmak istemesi tam da bu ilişkinin eseri. Temel duyu organlarımızdan “görme, dokunma ve koku alma” gibi unsurların bir araya gelmesi ise klasik bir satın alma sürecinden çok ambalajın ötesine geçen bir tüketici deneyimi ortaya çıkarıyor. Market rafında duran ürünün son tüketiciyi etkilemesi için koku faktörünün giderek daha önemli hale geleceğini belirten B12 Creative Branding’in Kurucusu ve Kreatif Direktörü Bürkan Çiftçigüzeli, ambalajın kokusunun zamanla başarının kokusuna dönüşeceğini vurguladı.
21. yüzyılda ürünleri birbirinden ayırmak ve raf savaşlarında galip gelen olmak giderek zorlaşıyor. Satışları artırmak ve müşterinin ilgisini çekebilmek içinse ürünün vitrini hale gelen ambalajlar büyük önem taşıyor. Bu noktada kokulu ambalajların tüketicinin eğilimlerinde belirleyici olduğuna dikkat çeken B12 Creative Branding’in Kurucusu ve Kreatif Direktörü Bürkan Çiftçigüzeli, satın alma sürecinde kokunun cazip edici etkisini anlattı.
Koku teknolojisi, ambalajlara yeni bir kimlik kazandırıyor
Tüketicilerin özellikle kozmetik, hijyen, temizlik gibi kategorilerde satın alma kararlarının kokuya göre belirlendiğini ifade eden Bürkan Çiftçigüzeli; “Örneğin; bir duş jeli satın alırken ambalajın açılması ve beklentilere uygun bir koku ile karşılaşılması ile ürünün satılabileceğini hepimiz biliyoruz. Yani güzel kokan bir ürün ya da ambalaj satışları kesinlikle arttırıyor. Araştırmalar ise son yıllarda kokulu ambalaj pazarının yüzde 15 büyüdüğünü gösteriyor. Bu büyüklüğün giderek artacağını öngörmekse zor değil. Çünkü koku teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte tüketicilerin satın alma alışkanlıklarına yön verebilme kabiliyeti de giderek artıyor. Kıyasıya süren raf savaşlarında kokusunu öne çıkaran ürünler, ambalaj farkıyla sepete girerken kokusunu estiremeyenler raflarda kalmaya devam ediyor. Bu noktada cesur ve yenilikçi bir yaklaşım benimsemek isteyen markaların, koku teknolojisini kullanarak ambalajlarına yeni bir kimlik kazandırması en çok da bu markalara kazandırıyor” şeklinde konuştu.
Raflardaki bu sıra dışı duruş tüketicilerin kalbini kazanıyor
Kokulu ambalajların marka sadakati yaratma ve ürün bütünlüğünü koruma açısından da oldukça avantajlı olduğunu söyleyen Çiftçigüzeli; “Tüketicilerin market raflarında dolaşırken, satın alma kararını kokuya göre vermesi için imkanlar eskiden oldukça azken, artık yeni ambalaj teknolojileri sayesinde farklı aromalarla güçlendirilmiş kokuları ambalaj tasarımlarında bir pazarlama unsuru olarak kullanabilmek mümkün. Ambalajlara kokunun verilmesi, raflardaki ürünlerin sürekli kurcalanmasının önüne geçerken sıkılmış, ezilmiş, kapağı tam kapatılmamış gibi kullanımları da engelliyor. Üstelik ambalaj tasarımlarında kullanılacak bu yöntem ile hem zamandan hem de malzemeden tasarruf sağlanması mümkün hale geliyor. Ayrıca başarılı bir koku deneyimini birleştiren ambalaj tasarımlarında ise ürünü daha taze, daha lezzetli ya da daha yoğun hissettirmek de mümkün. Tüm bunlara ek olarak ambalaj tasarımında koku, şirketlerin marka kimliğini öne çıkarmalarına olanak tanırken raflardaki bu sıra dışı duruş, tüketicilerde marka sadakatinin oluşmasında da oldukça etkili oluyor” diye belirtti.