Recep Şükrü GÜNGÖR
ÖZET
Dünyada topyekün halkıyla savunulup kazanılan tek savaş vardır: Maraş Kurtuluş Savaşı. Malta adasının kuşatılması ve savunulması Maraş savunmasına benzetilmeye çalışılır ama Malta savunması sadece şehri kuşatanlara karşı savunmadır. Maraş ise bütün halkın sipere girmesiyle, savaşması, gazi yahut şehit olmasıyla sonuçlanan çetin bir mücadeledir. Milli ve manevi değerleri zarar görünceye kadar şehir halkı devletin umumi ahvaline bakarak işgale, hoşlanmasa da ses çıkarmamıştır. Kaledeki Türk bayrağının yerine Fransız bayrağı asılınca, Uzunoluk Caddesinde kadınlarımızın peçelerine Fransız askerinin haram eli uzanınca halkın içten içe hoşnutsuzluğu galeyana gelmiş ve taşmaya başlamıştır. Halk, “Maraş bize mezar olmadan size gülzar olmaz” diyerek tepkisini dile getirmiştir. Sütçü İmam’ın ilk kurşunuyla savaş başlamış ve on bir Şubat gecesine kadar sürmüştür. Bütün ümidimizin bittiği, artık şehri savunma gücümüzün kalmadığı on bir Şubat sabahı Fransızlar atlarının ayaklarına keçe bağlayarak kar, fırtına ve aşırı soğuk bir havada şehri terk etmişlerdir. Bu süreçte ahaliyi mücadeleye ikna eden, savaş süresince ümidini yitirenleri motive eden, iman gücüyle savaşçı çetelere mücadele cehdi aşılayan maneviyat önderleri olmuştur. Onların kavi imanları çetelerin kavi durmalarını sağlamıştır. Müslüman yurdunu Müslümansız bırakmamak için canlarını vermişler ama Hazret-i Ömer zamanında İslamla tanışan şu mübarek Müslüman yurdu Maraş’ı düşmana vermemişlerdir. Tıpkı 15 Temmuz 2016 gecesinde ayağa kalkan bütün Türkiye gibi. On beş Temmuz gecesi memleketi yerli hainlerin işbirliği ile ele geçirmeye çalışanlarla 1919’da Maraş’ı yine yerli hainlerle işbirliği yaparak ele geçirmeye çalışanlar aynı zihniyetin ürünüdür. Böyleyken on beş Temmuz’da ülkeyi korumak için canını tankların, uçakların, düzenli askeri birliklerin karşısında hiçe sayanlarla seksen sekiz yıl önce elinde saçmalı tüfekle düzenli Fransız ordusunun karşısına dikilen Maraş çetesi de aynı millî zihniyetin yolcusudur.
Bu çalışmada Kahramanmaraş’ın kurtuluş savaşında düşman işgalinden kurtulması için verilen mücadelede din ve vatan duygusunu manevi güç olarak değerlendirip halkı cesaretlendiren, bizzat savaşan, halk birliklerini idare eden maneviyat önderleri anlatılmıştır. Bütün maneviyat önderlerini anlatmak bu makalenin sınırlarını aşacağı için belli başlı isimler ele alınmıştır.