Hocanın oğlu Mehmet Ali on yedi yaşında sözlenir. Sevdalı yüreği yere göğe sığmaz, nişanının takılacağı günü umutla beklemektedir. Hastalanmıştır. İnce ince öksürse de aldırmaz. Nişan takılacağı gün zaturreden ölür. Zamansızdır ölümü Mehmet Ali’nin. Norşun bir kez daha yasa boğulmuştur. Buna dayanamayan babası Hacı aşağıdaki ağıdı yakar.
Hu dağında Ha dağında
Kan kalmamış dudağında
Şimdi yiğit dağdan gelir
Kara camız yedeğinde
Yıldız gedikten aşmadan
Yolcu yoluna düşmeden
İvet’ettin Kadir Mevlâ’m
Bellik çıkınını açmadan
Kara kazan kırıluyor
Kazma yere vuruluyor
Yekin Mehmet Ali’m yekin
Tâ deşlerin deriliyor
Hekili gönlüm hekili
Akmında dutlar dikili
Mehmet Ali ölür derler
Cuma olmuş ev vekili
Kapımızın önü şöğüt
Verselerde almam öğüt
Kınamayın emmi dayı
Mehmet Ali’m baba yiğit
Aşağıdan gelen kazlar
Döner arkasını gözler
Gel demişin geldim oğlum
Adam babasını gözler