Andırın’ın Kızıloluk köyünde yaşayan Süleyman DUMAN’ın 27. 01. 1974’te bir kızı dünyaya gelir. Adını Miyase koyarlar. Köyde yine kar yağmaktadır. Miyase’nin annesi hastalanır. Miyase ise ağır şekilde bronşite yakalanır. Anne hasta olduğu için bebeğin başını baba beklemektedir. Günlerce uykusuz kalan baba birgün uyuyakalır. Sabah olduğunda bebeğin yüzüne bakar, bebeğin durumu kötüdür. Miyase o sabah ölür. Yavrusunun ölümüne çok üzülen baba, o acıyla aşağıdaki ağıdı yakar:
Yirmi yedi Ocak sabaha karşı
Zalım ecel bebeğime erişti
Çok geçmedi alıverdi götürdü
Dost ağlayıp düşmanlarım gülüştü
Gettim dokturu getirdim
Yoruldum ben de oturdum
Öğlen namazından sonra
Elim üstünde götürdüm
Beşikte de çifte emzik
Bakar bakar ben ağlarım
Safinur’umu sever de
Ben de gönlümü eğlerim
Bana bir galem getirin
Ben bir destan yazıcıyım
Elime bir keser verin
Ben beşiği bozucuyum
Dezzeleri gurbet elde
Ben mektuba yazamıyom
Bebek aklıma düştükçe
Ben dağlarda gezemiyom
Açın pırtısın bakayım
Gözüm yaşını dökeyim
Miyase’yi çok severdim
Bir ken gömleğin öpeyim
(Bir ken yüzünden öpeyim)
Son beleğeni ben beledim
Kimsiye zahmet etmedim
Bu da beni çok yakıyor
Çıkarıp bir ken bakmadım
Sabahanan seherinen
Açtım bebeğin yüzünü
Çağırdım da ümit eyledim
Bakıdamadım gözümü
Süleyman DUMAN (Çoban Sülo)