Nasiye Göçer 1958 yılında Elbistan’ın Kışla köyünde Halil-Fatma çiftinin beş çocuğundan üçüncüsü olarak dünyaya gözlerini açar. Gün günü gelişir; 16 yaşına ayak bastığında etraftan dünürcüler gelip gitmeye başlar. Bunu fark eden Nasiye’nin emmisi Mehmet: “Otumuz olsa oğlanımıza yeter, ben Nasiye’yi oğluma aldım.” der.
Böylece emm’oğluyla evlenen Nasiye’nin gelinlik dönemi başlamıştır. Günler haftaları, haftalar ayları kovalar ve ilk çocuğuna hamile kalır. Vakit tamam olur, lakin şartlar tamam olmadığından, doğum köyde gerçekleşemez. Geçen zamanın aleyhine işlediği Nasiye’yi Elbistan devlet hastanesine getirirler. Burada ilk müdahale yapılırsa, doktorlar acilen Malatya’ya yetiştirilmesi gerektiği yönünde telkinlerde bulunarak sevkine karar verirler. O günkü şartlarda yola çıkarılan Nasiye, Darıca mevkiine varıldığına Hakkın rahmetine kavuşur. Alı yeşili solmadan kara toprağa giren Nasiye’ye kardeşi Ejder göçer şu ağıdı yakar:
Beyaz tene siyah saçlar
Ne de güzel yakışırdı
Ela göz üstüne kaşlar
Ne de güzel yakışırdı
Beni görür sevinirdi
Derdi gamı silinirdi
Yavaş yavaş gezinirdi
Ne de güzel yakışırdı
Oturmuş gergefin işler
Kötü kötü gördüm düşler
Güldüğünde inci dişler
Ne de güzel yalışırdı
Ne kadar güzeldi huyu
Kendi zarif orta boyu
Giyinince rengi koyu
Ne de güzel yakışırdı
Kıymetini bilmez eller
Seni anlatamaz diller
Perçemine taksam güller
Ne de güzel yakışırdı
Bilmem kaç gün çektin acı
Reva mıydı bunca sancı
Dört kardeşe bir tek bacı
Ne de güzel yakışırdı
Kül oldum ben yana yana
İsmini koymuştum ona
Bacı yavrun kucağına
Ne de güzel yakışırdı
Kızım var sor nerde halam
Götür ona benden selam
O tatlı dillere kelam
Ne de güzel yakışırdı
Ejder GÖÇER