- Ülkenin emniyetinin sağlanması ve ticaret yollarının kontrol edilmesi için söz konusu yerlerin elde tutulmasının stratejik ehemmiyeti olduğu gibi,
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Suriye ve Kilikya üzerinden Selçuklu topraklarına yapılacak saldırıların da ekseriyetinin Maraş bölgesinden geldiği görülmekteydi.
- Yine bu sırada başta Antakya olmak üzere Suriye sahil şeridinde bulunan şehirlerin Haçlıların ve Çukurova’nın da Ermenilerin elinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda Maraş’ın elde tutulmasının stratejik ehemmiyeti artıyordu.
Bu sebepten Selçuklular, hanedana mensup bir melik yada en seçkin komutanlarını Maraş ve Elbistan’a göndermekteydiler. I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminden itibaren ise Elbistan doğrudan doğruya Konya merkeze bağlanarak, valiler tarafından idare edilmeye başlandı. Maraş uç beyliğinin güçlenmesi ve Elbistan’ın iç kesimlerde kalması sebebiyle bu uygulamaya gidilmiştir. Pek çok meşhur Selçuklu ümerası Elbistan’a vali olarak tayin edilmiştir. Bunlardan bazıları, Hüsameddin Yusuf, Mübarüziddin Çavlı, Kamereddin Kamyâr, Felekûddin Halil, Emir Alamâddin ve Seyfüddin Ebû Bekir Candar.[1]
Konu hakkında yerli kaynaklar yok denecekkadar azdır. Irak, Suriye gibi bölgelerdeki tarihçilerin önceliği ise Anadolu Selçuklularından ziyade Haçlılar ve Zengiler ve diğer Müslüman bölgelerdir. Kouyla ilgili bilgiler dönemin ana kaynaklarından Süryani Mihail ve Urfalı Metteos gibi Sürani ve Ermeni tarihçilerin verdiği bilgilerle sınırlıdır.
[1] Gökhan, Başlangıçtan Kurtuluş Harbine…, s. 106.