Suriye İtilafnamesi ve Tepkiler
Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sonucu 15 Eylül 1919’da Đngilizlerle Fransızlar arasında “Suriye Đtilafnamesi” adıyla bir andlaşma imzalanır. Bu andlaşmanın hükümleri Birinci Dünya Savaşı sırasında imzalanan Sykes- Pscot gizli andlaşmasına dayanmaktadır. Ve andlaşma hükümleri gereğince Maraş ve civarı Fransızlara bırakılacaktır. Kısa sürede haber bölgede duyulur. Bu haberin Maraş’ta duyulması heyecan yaratır.
Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi’ye, Kadızade Hacı Hasan Fehmi Efendi tarafından bir adam gönderilerek saygı ve selam bildirip Kadızadenin davetini haber verir. Ali Sezai Efendi konağa vardığında, Elbistan ileri gelenlerinden Müftülüzade Rahmetli Hacı Ali Efendi’nin oğlu Doktor Mustafa ve Serkatipzade Mehmet Efendilerle Askeri mülkiye emeklilerinden Beyazıtzade Yaver ve Osman Beyler, Đslahiyeli Nazım ve birkaç kimsenin hazır bulunduklarını görür. Ne için davet edildiğini sorduğunda, Yaver Bey’i dinlemesi söylenir.
Oğlunu okula yazdırmak üzere Adana’ya gidip dönen Yaver Bey, o yörede bulunan ve bir bölümü Maraş, Zeytun, Fırnıs, Haçın, Dörtyol ve diğer yerlerden fedai Ermeni gençleri ile karışık Fransız işgal kuvvetinin Maraş’taki, Đngiliz işgal birlikleri ile değiştirilecek olduğunu duyduğunu belirtir. Birkaç güne değin buraya hareketleri kesinkes beklenmekte olduğunu da haber verir.
Fransızların Adana’da yoldan geçerken kendisine saygı göstererek ayağa kalkmayan Müslümanları hakaretle sürükletip tutukladıklarını, adamına göre uyguladıkları 300- 500 liralık para cezasını almadıkça salıvermediklerini öğrendiğini de anlatır.
39
Bayazıtzâde Yaver Bey
Adana’da Türk bayrağının asılmasını yasaklayan Fransızlar ahaliye polis ve jandarmalar aracılığıyla Fransız bayrakları dağıtıp evine asmayanlardan yüz lira para cezası almak suretiyle korkutup tehdit ettikleri de anlatılır.
Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi’nin; “bu konuda bize düşen görev nedir?” demesi üzerine, Hacı Hasan Fehmi Efendi: “Đngiliz siyasi komutanı Hasan Rıfaî ile aranızdaki yakın ilişki bilinmekte olduğundan, değişim emri kesin ise ne yolda hareket ve işlem, gayret ve çaba gerekiyor,
40
bu komutanın yanına giderek fikir alışverişinde bulunup ne yolda davranılması gerektiği hususu ve önerisine başvurulmasını” ister.
Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi öneriyi kabul ederek Doktor Mustafa ile birlikte yola çıkılır. Hasan Rıfaî’nin yanına varıldıktan ve karşılıklı hal hatır sorulduktan sonra esas konuya girilir. Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi bu gelişin yarı resmi olduğunu söyleyerek, işgal kuvvetinin değişimi hakkında işitilenleri anlatır. Hasan Rıfaî tarafından verilen cevapta; değişim emrinin kesin olduğu, kendilerinin gitmeye hazır oldukları belirtilir. Bundan sonra yapılacak bir girişim varsa o da, uygun bir dille, değişim emri verilen Fransız işgal kuvveti içinde bir kısım saldırgan Ermeni fedaileri bulunup şimdiye değin gittikleri yerlerdeki Türk Müslümanlar hakkında yaptıkları cinayet ve zulümlerden dolayı, ileride Maraş’ta da çıkaracakları düşünülebilecek kargaşaya yönelik olaylardan kesinlikle sorumluluk yüklenemiyeceklerini, Maraş’ın kesin olarak işgal altında bulunması gerekiyorsa öteden beri çeşitli toplumlar arasında tarafsızca asayişi sürdürmekte bulunan Đngiliz kuvvetlerinin burada bırakılmasının sağlanması isteğinizi gayetle uygun bir dille yazarak bir örneğini Osmanlı Hükümet katına ve birisini de Komutan Allenby’ye telgrafla iletirsiniz der.
“Hatta Mısır da bulunan Đngiliz Umum Kuvvetleri Komutanı General Allenby’ye yazılacak mektubu getiriniz kendim tercüme edeyim” der. “Fakat istenilen olumlu sonucun alınıp alınmayacağını bilemem” sözleri ile de fikir alışverişi son bulur.
Kadızadelerin konağına dönülerek yazılacak dilekçe konuşulur. Yazılan telgrafı bazı memleket ileri gelenlerinin imzalamasından sonra Ali Sezai Efendi tarafından mühürlenir Camii şerife varılıp özellikle toplanmış olan esnaf şeyhleri ile hazır olan cemaate konu izah edilir.
Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi:
41
Müftülüzade Hacı Ali Efendi’nin oğlu Doktor Mustafa
“Maraştaki Đngiliz işgal komutanlığına defalarca başvuruda bulunan, Türk Müslüman düşmanları kötü, bozguncu, zararlı isteklerini Đngilizlere kabul ettirmeyi başaramamışlardır. Şimdi ise bulundukları yerlerde Müslümanlara karşı çirkin söz ve saldırıları ile kendilerini gösteren Ermeni bozguncularla karışık bulunan Fransız işgal kuvveti ile değişim emri verildiği kesinleşmiştir. Din, devlet, vatan ve milletin esenliği için kurtuluş ve zafere ulaşılması yolunda Hazret-i Allah’a güvenerek gönül birliği üzere
42
kalemle, dille, mal ve bedenle çalışmalıyız. Bu yolda gayretli kimseleri, yardımını esirgemeyen Allah ve şanı yüce Resulü sever. Böyle boynumuza borç olan işlerde, umursamazlık ve korkaklıktan hakkıyle saklayıcı olan Allah’a sığınırız. Đhmallık gerçekten büyük bir vebal yüklenmektir. Son pişmanlık fayda vermez. Gaflet uykusu ve üzüntüye kapılmak büyük bir alçalışı üstlenmek olur. Böyle bir zamanda Hükümetten koruyuculuk beklemek, gölgeye el atmak gibi, akıl ve hikmete uygun değildir. Đnsaf edelim. El, dil ve gönül birliğiyle çalışalım. Hak Teâla’nın yardım ve koruması ve kolaylık vermesi; hayır işlerde düşünce ve davranışlarında birlik ve beraberlik içinde olan kullarına özgüdür. Bu hususta vatan ve milletimizi korumak, ve ayrı topluluklar arasında savaş ve ölümlere meydan vermemek maksadıyla başvuru katlarına yazılan telgrafları birçok kimse mühür ve imza eylemiştir. Yazılanı, Doktor Mustafa Efendi kardeşimiz şimdi okuyacaktır. Dinleyip hemen mühürlemenizi ve imza eylemenizi tavsiye ediyorum. Böylece dileğimiz yerini almazsa zaman ve halin gerektireceği başka yollarla Allah’a sığınarak çalışıp gayret göstermeliyiz” der.
Bu arada Doktor Mustafa Efendi, kaleme alınan dilekçeyi va’z kürsüsü önünde ayakta okur. Hazır cemaat tarafından hemen mühürlenip imza olunur.
Çekilen telgraflara rağmen Maraşlıların istekleri değerlendirilmez ve gözardı edilir. Böylece Đngilizlerin 8 aylık işgalleri son bularak 15.9.1919 tarihinde Fransızlarla imzalamış oldukları “Suriye Đtilafnamesi” gereği 1 Kasım 1919’da Maraş’ı terk edip giderlerken yerlerini Fransız işgal kuvvetlerine bırakacaklardır.
Hırlakyan Ağop ve Abdal Halil Ağa
Suriye Đtilafnamesi’nin hemen akabinde Antep, Urfa ve Maraş’ta Fransız kuvvetlerinin Đngiliz kuvvetleri ile yer
43
değiştirmesi işi ile görevlendirilen Colonel Piepape ile Osmaniye de birlikte davranan Ermeni Doktor Artin 28.10.1919’da eski Osmanlı Milletvekili Hınçak Komitesinin faal üyelerinden Hırlakyan Agop’a çektikleri telgrafta “Yarın misafirlerimizle Maraş’tayız” diyordu. Bu Fransız kuvvetlerinin Maraş’ı işgal için harekete geçeceğine dair kesin bir işaret idi. Nitekim 29.10.1919 Çarşamba günü Fransız Yüzbaşı Joly yanında bir kısım kuvvet olduğu halde Maraş’a geldi ve Đngiliz komutanı ile görüşme yaptı.
Ermeniler Fransızları coşku ile karşılamak için davul, zurna bulmaya çalıştılar. Bu arada Hırlakyan Ağop Ağa, Abdal Halil Ağa’ya haberci gönderip kendisini çağırttı.
Hırlakyan Ağop Ağa (Khrlagyan Hakop)
44
Çok geçmeden, davulcu Abdal Halil Ağa kırmızı abası, abani sarığı, eteği beline çalınmış üç etek zubunu, mavrum tumanı, kınnabi yemenisi, kuşandığı cepli meşinden palaskası, palaska arasına sokulmuş iri kıyım çakısı, omuzunda asılı kırmızı kayışlı davulu ve ceviz ağacından yapılmış çomağı ile tam kıyafet ve boylu poslu ve çalımlı çehresi ile Ağop Ağa’nın karşısında idi.
“Beni istemişsin emrindeyim paşam” diye seslendi.
Ağop Ağa, Halil Ağa’ya olanca iltifatta bulunduktan sonra;
“Bu defa senden özel bir isteğim olacak, yarın kivrelerini de toplayıp gelmelisin. Fransız komutan ve askerlerini karşılayacağız” dedi.
“Din kardeşlerimin bağrına çomağımı indiremem, bu din bahsidir” diyerek Hırlakyan’a insanlık dersi veren Abdal Halil Ağa kurtuluşun ardından sancak altında davulunu çalarken…
45
“Kasnağımı, hatta evimi bile altın ile doldurabilirsin. Fakat ben bu işte yokum. Bu din bahsi. Bir çomak bile vurmam. Din kardeşlerimin bağrına çomağımı indiremem” diye ters yüz edip sert adımlarla konaktan uzaklaştı.
Ertesi gün Fransız öncülerinin gelmesi üzerine de, Şişman zâde Hacı Ahmet Ağa’yı bularak durumu anlatır.
Şehrin düşman işgalinden kurtarılışının üzerinden yıllar geçse de Abdal Halil Ağa çocuklarına o günleri anlatır ve “Eğer Maraş Harbi olmasaydı burada şimdi biz de olmazdık, siz de olmazdınız. Bunları bilin. Bunları unutmayın.” der.
Doktor Mustafa’nın kardeşi Eczacı Ömer Lütfi
46
Soyadı kanunu ile “Davulcubaşı” soyadını alan Abdal Halil Ağa 1946 yılının Ramazan Bayramı arefesinde (28 Ağustos 1946 Çarşamba) ahirete intikal eder. Cenazesi Şeyh Adil Mezarlığı’na defnedilir.
Ruhu şâd olsun.
Fransız işgalinin bir gün öncesinden Kadızade Hasan Fehmi Efendi, büyük oğlu Mehmet Ziya, Doktor Mustafa, Eczacı Ömer Lutfi, Serkatip Zade Mehmet, Vehbi Efendi Zade Hasip, Kocabaş Zade Ömer, Topağın oğlu Mustafa, Islahiyeli Nazım Bey, Ali Kahyaoğlu Hacı Efendiler ve daha başka bazı kimseler geceleyin yola çıkarak Elbistan’a hareket ederler. Elbistan’a giden gurubun çoğunluğu oradan Maraş harbi için yardım akışı sağlarlar. Silah ve cephane tedarik edip gönderirler. Çok azı hariç harpte gelirler, harbe katılırlar.