Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, AA muhabirine, Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol rezervleri hakkında bir şey söylemek için çok erken olduğunu ifade etti.
Denizdeki petrol ve doğal gazın miktarının yanında ulaşılabilirliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Nami, şöyle konuştu:
“Henüz daha ne Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde ne de bizde net bir ifade kullanmayı gerektiren veri yok. Ancak özellikle Kıbrıs ile Mısır arasındaki bölgede İsrail’in önemli kaynaklara ulaştığını biliyoruz. Mısır’ın da kendi münhasır ekonomik alanlarında bulduklarını biliyoruz. Dolasıyla Kıbrıs’a ait alanlarda da bulunma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.”
“TANAP sonrası Türkiye’de doğal gazla ilgili çok ciddi bir potansiyel oluştu”Türkiye ile KKTC arasında alternatif projelerin yürüdüğüne işaret eden Nami, TANAP sonrası Türkiye’de doğal gazla ilgili çok ciddi bir potansiyel oluştuğunu dile getirdi.
Yenilebilir enerjiyle ilgili KKTC’de çok önemli potansiyel olduğunu anlatan Nami, “Bununla ilgili Türkiye’deki çeşitli şirketlerle görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki dönemde KKTC ile Türkiye arasında enerji konusunda çok daha derin ve geniş kapsamlı ilişkiler oluşturulacağını söylemek mümkün.” şeklinde konuştu.
Kıbrıs açıklarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) ait Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Araştırma Gemisi’nin maruz kaldığı taciz girişimiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Nami, geminin bölgede planlandığı gibi faaliyetlerine devam ettiğini belirtti.
Nami, gerginliğin artmaması için gerekli girişimlerin yapıldığını aktardı.
Türkiye’nin uluslararası hukukun kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde davrandığının altını çizen Nami, herhangi bir olumsuz olaya sebebiyet vermeden Yunan gemilerinin tacizlerinden vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye ile KKTC arasında enerjiyle ilgili ortak faaliyetlerin devam edeceğini hatırlatan Nami, “Türkiye ile imzalanan anlaşmalarımız var. Burada biz Kıbrıslı Türklerin de ortak olduğu alanlarda araştırma yapılabilmesi için Türkiye ile iş birliği yaptık. Rum tarafı nasıl ABD, İtalyan, Fransız şirketleriyle bu tip anlaşmaları yapma hakkını kendinde görüyorsa bizim de Türkiye’deki şirketlerle bu anlaşmaları yapmamız ve bölgedeki hak ve çıkarlarımızı korumamız doğaldır.” değerlendirmesinde bulundu.