Cevdet KABAKCI
Bektutiye Mahallesi’nden Kalalıoğlu Sarıkız Halil’in (Külekçi Halil) eşi Fatma’dan olma Ayşe, Hatice ve küçük kızları Fatma (Küçük Fatma) olmak üzere üç kızları vardı. Anne Fatma, kızları Ayşe, Hatice ve Küçük Fatma mahallelerinde bulunan Uzunoluk Hamamı’na 31 Ekim Cuma günü gitmişlerdi. Anne Fatma ahırdan gelecek olan ineklerini karşılamak ve akşam yemeğini hazırlamak için hamamdan erken çıkmıştı. Vakit ikindi sonrasıydı, üç kız kardeş, annelerinden sonra hamamdan çıkarak evlerine doğru gidiyorlardı. Kızları biraz geciktiği için anne Fatma, onları karşılamaya geldi. Bu ara Uzunoluk Caddesi’nden zil zurna sarhoş üç Fransız asker kızların üzerine yürüdü. Kızlar hakarete maruz kalırken anneleri Fatma ulaştı. Gözü dönmüş Fransız askerleri bu üç kızın etrafını sardı. Fransız üniforması giyen askerler Türkçe konuşuyorlardı ve ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı. Ayrıca kızları hırpalıyorlardı. Fransız askerleriyle boğuşan kızlar şok olmuşlardı. Bağırdıklarını zannediyorlardı ama sesleri bile çıkmıyordu. Zira kızların dili tutulmuştu. Anne Fatma durumu görünce “Eyvah! Bu da mı gelecekti başımıza! İmdat! İmdat!” diyerek bağırdı. Kızlarla askerler arasında karşılıklı mücadele devam etti. Mücadele sırasında Türkçe konuşan ve Fransız üniforması giyen askerler “Artık sizler bizimsiniz! Çıkarın şu çarşafları! Atın şu peçeleri! Bundan sonra Maraş Fransa’ya aittir. Biz Fransızların hükmü geçer burada.” diyerek bağırıyorlardı. Bu üç mütecaviz Fransız askerlerin konuşmalarından dolayı Ermeni oldukları anlaşıldı.
Karşılıklı boğuşma sırasında anne Fatma Hanım, Uzunoluk Hamamı’nın önündeki derenin kenarına, kızları da diğer tarafına yıkıldı. Henüz 15 yaşında bulunan Küçük Fatma’nın peçesi paramparça edildi, Ayşe ve Hatice’nin çarşafları yırtıldı. Bu arada hamamın yanından geçen ve kahvede bulunan Türkler, kızların imdadına yetişerek bunları kurtardı.
Kadınlar olay yerinden uzaklaştırıldıktan sonra Sütçü İmam[1], kadınlara saldıran askerlerin birini tabancasıyla ateş ederek yaraladı. Fransız askerleri de Çakmakçı Sait’i yaraladı.
Olaydan anne Fatma Hanım çok etkilendi, hastalandı, hatta bir ara hayatından ümit kesildi. Yapılan müdahalelerle hayata döndürüldü. Fakat peçesi yırtılan ve henüz evlenmemiş olan 15 yaşındaki Küçük Fatma çok hırpalanmanın etkisiyle korktu ve hastalandı. Küçük Fatma hayattan murat alamadı, olayın kırkıncı günü vefat etti. Bu bahtsız Fatma’nın gelin duvağını annesi cenazenin üzerine örttü. Böyle 15 yaşında bulunan Küçük Fatma evlenmeden gelin oldu. Bütün mahalle toplanarak gözyaşları içinde gelin elbisesi olarak kefen giydirilen Küçük evi olan Şeyh Adil Mezarlığı’na gönderdiler.[2]
[1] Sütçü İmam 1878 yılında doğdu. Üç kız, bir oğlu olmak üzere dört çocuğu oldu. 31 Ekim 1919’da düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın Maraş’tan kovulmasından sonra harpteki fedakarlıklarına mükafat olarak belediyeye odacı olarak alındı. Bu vazifesi yanında kaledeki topun idaresi kendine verildi. Abdulmecid halife olunca 101 pare top atmak için kaleye çıktı. Topların daha yarısını atmadan, top atımı sırasında barutun etkisiyle ısınan namlunun erken ateş alması neticesinde yandı. Ağır şekilde yaralanan Sütçü İmam, Alman Eytemhanesi’nde tedavi altına alındıysa da iki gün sonra 25 Kasım 1338 (1922) tarihinde vefat etti. Cenazesi Çınarlı Mezarlığına defnedildi. Sütçü İmam adına, ilk kurşunun atıldığı Uzunoluk Meydanı’nda 1936 yılında Belediye Başkanı olan Sukuti Tükel tarafından bir anıt ve çeşme yaptırıldı. 1977 yılında da Kıbrıs Meydanı’nda yine Sütçü İmam adına Kurtuluş Anıtı yaptırıldı. 1922’de onun adının verildiği Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi kuruldu.
[2] Bu bilgiler Mustafa Zülkadiroğlu’nun el yazma notlarından alınmıştır. Notların fotokopisi arşivimizde bulunmaktadır.