Eski zamanlarda adamın biri çok sevdiği amcasının kızıyla evlenir. Her şey çok güzel giderken birgün adam amcasının kızına şaka yapmak ister ve: “Ben almasam kime varırdın bre Hatun?” der. Hanımı da: “Bre, zahar birine varırdım!” der. Hanımının başka birine varırdım sözüne çok sinirlenen, kahırlanan, kıskanan ve gurur meselesi yapan adam hanımını boşar. Ayrılır ama çok sevdiği için hanımını bir türlü unutamaz sonunda bin pişman olur; fakat giden geri gelmemektedir. Hanımının ayrılığına dayanamayan adam bu üzüntüyle vereme yakalanır. Etrafındaki dost ve arkadaşları: “Sana ne oldu da böyle sararıp soldun niçin bu hâle geldin, istediğin nedir de böyle çekiyorsun?” derler. Adam: “Emmimin kızı şuraya gözümün önüne gelmedikten sonra benim canım çıkmaz.” der. Bu sözü duyar duymaz hemen eski eşine haberi ulaştırırlar. Kadının kocasına: “Emmisinin oğlu ölüm döşeğinde ve emmisinin kızını görmeyi çok arzuluyor.” derler. O da: “Hay hay, istediği kadar kalabilir.” der. Altı çoçuğunu evde bırakan kadın, üzgün bir şekilde hem amcasının oğlu hem eşi olan adamın yanına gelir. Adam hasta yatağından çok sevdiği eski eşine alttan yukarı iyice bakar ve ruhunu teslim eder. Amcasının oğlu da olan eski eşinin gözünün önünde ölmesine çok üzülen kadın gözyaşı içinde aşağıdaki ağıdı yakar:
Kele Sultan Kele Sultan
Gara kekil ver bir tutam
İşte geldim emmim oğlu
Var sen dediğinden utan
Kele Gülce kele Gülce
Gelinin de beli ince
Anar m’ola emmim oğlu
Et kemikten ayrılınca
Keklik kekliğe dakılar
Ezen veriyor fakılar
Berk severdin emmim oğlu
İk’öper de bir kokulardın
Gır atı ahar içinde
Parlak gundura gıçında
Elin atlısı geliyor
Emmim oğlu yok içinde
Döne EKİCİ (GÖK)