Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, 2021 yılı bütçe veri tahminlerine ilişkin yaptığı açıklamada; bir bütçe için şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirliğin güven duyulabilmenin en önemli vazgeçilmez unsurları olduğunu belirterek; ekonomik ve finansal piyasalarda güvenin, en ürkek kuş olduğunu söyledi.
TBMM Başkanlığına sunulan 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde Merkezi Yönetim Bütçesindeki ödeneklerin 68 program arasında dağıtıldığını ifade eden Yardımcıoğlu, “Her bütçe gibi bu bütçede bir tahminlemeden ibarettir. Bütçenin tahminleme başarısı; yapılan tahminlerle 2021 sonunda gerçekleşmelerin karşılaştırıldığında uyumu oranındadır. Şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik bir bütçe için güven duyulabilmenin en önemli vazgeçilmez unsurlarıdır. Güven duymak ve güven duyulmak Türk devleti ve Milleti için ekonomik istikrarı sağlayabilmenin olmazsa olmazıdır” dedi.
“DEVLET BÜTÇESİNİ KENDİ İŞLETMEMİZ GİBİ DÜŞÜNMELİYİZ!”
Yeni bütçe teklifine ilişkin faiz eleştirisinde bulunan BBP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Yardımcığoğlu, şunları söyledi: “Bir işletme düşünün her türlü giderini yazıyor ama bankadan kullandığı kredi için ödenen faizi yazmıyor. Bu hiç mantıklı değildir. Faiz de bir işletme için diğer giderler gibi bir giderdir. Esas olan bu tutarın ödenebilirliğidir ve çevrilebilirliğidir. Ve sağlıksız faiz gideri artışının önüne geçebilmektir. Ve en önemlisi kullanılan finansal kaynağın verimli ve ülke kalkınmasına katkı verecek yerlere harcanmış olmasıdır, yarattığı katma değerdir. Ve eğer borç bulunarak elde edilen finansal kaynaklar böyle alanlara istihdam edilmiyorsa temin edilen finans, yarınlarda daha büyük finansman giderleri olarak karşımıza çıkacaktır ve gittikçe borcun çevrilme imkânı kalmayacaktır.”
2021 yılı tahmini vergi gelirlerini paylaşan Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, şu bilgileri aktardı: “Verilere bakıldığında 2021 yılında vergi gelirlerinin alt kalemleri ise şu şekilde tahminlenmiştir: Gelir Vergisi 195,3 Milyar Lira, Kurumlar Vergisi 105,2 Milyar Lira, Özel Tüketim Vergisi 213,7 Milyar Lira, Dâhilde Alınan KDV 70,6 Milyar Lira, İthalatta Alınan KDV 194,9 Milyar Lira, Motorlu Taşıtlar Vergisi 18,5 Milyar Lira, BSMV 28,5 Milyar Lira, Damga Vergisi 23,8 Milyar Lira, Harçlar 34,4 Milyar Lira, Diğer Vergiler 37,9 Milyar Lira.”
“BÜTÇEDEKİ VERGİLEME DOLAYLI VERGİLERDEN DOĞRUDAN VERGİLEMEYE DOĞRU KAYDIRILMALI!”
Bütçedeki vergilemenin realitesine de değinen Yardımcıoğlu, Türkiye’nin dolaylı vergilerden doğrudan vergilere doğru yönelmesi gerektiğini belirtti. Yardımcıoğlu, şöyle konuştu: “Doğrudan vergiler, acıtır, vatandaş bilir, hisseder. Sorgulama bilincini geliştirir. Dolaylı vergilerde ise vatandaş vergi ödediğini pek bilmez, bilemez. Bütçedeki vergilemenin, dolaylı vergilerden, doğrudan vergilemeye doğru kaydırılması esastır. Maliye teşkilatı ve Gelir İdaresi Başkanlığının bu yönde adımlar atması, gelişme ve muasır seviyelerin üstüne çıkmak için önemlidir. OECD ve gelişmiş dediğimiz ülkelerde doğrudan alınan vergilerin oranı yüzde yetmiş dolaylı vergilerin oranı yüzde otuzlar seviyelerinde iken bizde bu durum tam tersidir. İlerleyen yıllarda doğrudan vergi ile elde edilen gelirlerin dolaylı vergi olarak elde edilen gelirlere oranının artmasını temenni ediyoruz. Kendi işletmemiz olsaydı; bu paraların harcanmasında nasıl dikkat kesilirdik! Nasıl ince eleyip sık dokurduk! Milletin parasının harcanmasında da yani kamu harcamalarında da aynı duyarlılığı göstermek hem bir vatandaş olarak hem de insan olarak zaruret arz etmektedir. Vergi mükelleflerinin ödediği vergileri ülke kalkınması için harcarken de aynı hassasiyeti göstermek durumundayız.”
“BÜTÇEDEKİ EN BÜYÜK PAY EĞİTİME AYRILMIŞTIR”
2021 yılı bütçesinde en büyük payın eğitim hizmetlerine ve bu hizmetleri yürüten kuruluşlara ayrıldığını kaydeden Yardımcıoğlu, bu durumun çok iyi bir gelişme olduğunu ifade ederek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ayrılan bu aslan payının karşılığında ülkenin ilerlemesi karşılaştırıldığında verimli sonuçlara ulaşılmış olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Bu harcamanın karşılığının muhakkak devletimiz tarafından alınması gereklidir. Bu eğitim harcamaları Türk insanının yaşam koşullarında, sorgulama yeteneklerinin artmasında, düşünen ve üreten insanlar ve bireyler olmalarında ve bu insanların kalite ve kantite olarak değerlenmelerinde yansımaları istenen oran ve miktarda maalesef ki değildir. Bu sorgulamaların bu rakamlar sonrasında yapılması ve bunun nedenleri üzerinde düşünülmesi esastır. 20 yıllık AK Parti hükümetlerinin en başarılı olamadığı yer maalesef ki eğitim olmuştur. Neden? Bunun sorgulamaları muhakkak Devletimizi yöneten irade tarafından her anlamda yapılmalıdır.”
“SAĞLIK YATIRIMLARINA HIZ VERİLMİŞTİR”
Açıklamasında yeni bütçe teklifinde sağlık yatırımlarına hız verildiğini söyleyen Yardımcıoğlu, “Bu bölümde de en önemli konu, yanlış yatırımlardır. Yanlış, verimsiz ve geri dönüşümü zor, topluma katkı oranı düşük ve aşırı maliyetli yatırımlardan kaçınılmasıdır esas olan. Kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımların yıllık ödemelerinin kamuoyu ile şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde paylaşılması bu konularda üretilen tezviratlarının önüne geçecektir” şeklinde konuştu.
“TARIMDA SULAMA VE İÇME SUYU İÇİN AYRILAN KAYNAK 2 KATTAN FAZLA ARTMIŞTIR”
Pandemi sürecinde tarım ve hayvancılığın bir ülkenin ve milletin hayatını devam ettirebilmesi için en stratejik sektör olduğu gerçeğinin daha iyi anlaşıldığına dikkat çeken Yardımcıoğlu, şu hususlara dikkat çekti: “Aş’a dökülen yağın zararı olmaz, Anadolu özdeyişinin kullanılması gereken en uygun yer burasıdır. Ve ‘bazı yerdeki zararlar kâr hanesine yazılır’ düsturu ile tarım ve hayvancılığın, yerli ve milli üretimin desteklenmesi için kullanılması en gerekli ve stratejik bakış açısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarım alanında en büyük yatırımcı kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen sulama yatırımlarındaki artış da dikkati çekmektedir. DSİ’ye 2020 yılında yatırımlar için ayrılan toplam kaynak 6,3 milyar lira düzeyindeyken, 2021 yılında bu rakam 15,1 milyar liraya ulaşmıştır.”
“YATIRIM BÜTÇESİNDE BÜYÜK ARTIŞ”
BBP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu, ilgili rakamların 2020 yılı bütçesi ile karşılaştırıldığında, oransal olarak tarımdaki artışın yüzde 147, eğitimdeki artışın yüzde 83, ulaştırmadaki artışın yüzde 82 ve sağlıktaki artışın yüzde 72 olduğu bilgisini verdi.
Yardımcıoğlu, açıklamasına şöyle devam etti: “2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde şunlar hedef olarak yazılmıştır: Yeni Ekonomi Programları ile elde edilen kazanımları korumak, beşeri sermayeyi güçlendirmek, para ve maliye politikalarının güçlü eşgüdümünü sürdürmek, kamu borçluluğunu düşük ve sürdürülebilir düzeylerde tutmak, kalıcı mahiyette harcama yaratmamak, mali disipline kararlılıkla devam etmek, kamu kaynak kullanımında öncelikler doğrultusunda hareket etmek, verimsiz harcama alanlarını tasfiye etmek, eğitimin kalitesinin artırılmasını sağlamak, sağlık harcamalarında arz ve talep yönlü düzenlemeleri hayata geçirmek, tarımda üretim ve verimlilik artışı sağlamak. Ama esas olan bunların sadece yazılmış olmak için yazılması değildir. Bunların sadece yazılı olarak kalmaması ve uygulamada kendini hissettirmesidir. Uygulandığının toplumun her kesimi tarafından izlenmesi ve hissedilmesidir esas olan.”
“ÖNCELİKLE BÜTÇEYE GÜVEN DUYULABİLMELİ!”
Bütçe için şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik vurgusu yapan Yardımcıoğlu, bu ilkelerin bir bütçe için güven duyulabilmenin vazgeçilmez unsurları olduğunu kaydetti. Yardımcıoğlu, “Güven en ürkek kuştur ekonomik ve finansal piyasalarda. Güveni kaybetmek diğer her şeyi kaybetmenin ilk başlangıcıdır. Güven duymak ve güven duyulmak Türk devleti ve Milleti için ekonomik istikrarı sağlayabilmenin olmazsa olmazıdır. Verilerin işlenmesi ve analizinde güven unsuru asla ve hiçbir zaman yabana atılmamalıdır” ifadelerine yer verdi.
“SİVRİSENEĞİ ÖLDÜRMEK ÇÖZÜM DEĞİLDİR, BATAKLIĞI KURUTMAK ESASTIR”
Günü kurtarmaya yönelik hamleler yerine sorunun bizzat kendisini hedef alan, güncelin dışında, zahiri ve fiktif olmayan çözümleri esas alan, yapısal reformların hayata geçirilmesinin önemine değinen Yardımcıoğlu, açıklamasında şunlara dikkat çekti: “Yapısal reformlar kısa vadede sonuç vermese de orta ve uzun vadede ülke sorunlarının çözümünde en etkili ve doğru yöntemdir. Ancak bu reformlar uygulanırsa insanımız yarınlara ‘güven’ duyarak bakabilecektir. Bu aynı zamanda omuzlarımızdaki en büyük vebaldir de. Ülkemizin elde ettiği kazanımları korumak ve geliştirmek, iç ve dış dengeyi yeniden sağlamak, bu denge üzerine inşa edilecek stratejik reformlarla kapsayıcı, sürdürülebilir ve istihdam odaklı büyümeyi hedefleyen politikalarla küresel ekonomide ortaya çıkan yeni normalin oluşturduğu iktisadi fırsatları da kullanarak üretime, ihracata ve finansal istikrara dayalı ekonomik dönüşümü ve değişimi gerçekleştirmek ancak yapısal reformları hayata geçirmekle, bir an evvel uygulamaya koymakla mümkündür.”
“BUGÜN DEĞİL YARIN VE YARINLA DÜŞÜNÜLMELİDİR!”
Türk ekonomisinin geçici değil kalıcı tedbirlerle şahlanacağını dile getiren Yardımcıoğlu, beşeri sermayeyi güçlendirici ve kapsayıcı büyüme yaklaşımını belirgin bir biçimde hayata geçirmenin önemine değinerek bunun fiktif tedbirlerle mümkün olmayacağını, refahın toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılmasına yönelik politikaların uygulanmasının esas alınması gerektiğini belirtti. Yardımcıoğlu, son olarak şunları söyledi: “Zahiri tedbirlerle ve günü kurtarmak amaçlı bakış yerine yapısal tedbir ve reformlar esas alınmalı, bugün değil yarın ve yarınla düşünülmelidir. Büyük Birlik Partisi olarak ülkemiz insanlarının yarınların güven verecek ve Türk milletinin güvenini sağlayacak ekonomik yaklaşımlara omuz verecek entelektüel kadromuz mevcuttur. Burada belirttiğimiz somut yaklaşımlarla destek vermeye, elimizi taşın altına koymaya dün olduğu gibi bugün ve yarın da devam edeceğiz. Yeter ki sorgulayıcı, yok saymayan, ötekileştirmeyen, özeleştiri yapan, bir bakış açımız olduğu unutulmasın…”