Bünyan’da Artukoğulları sülalesinden Zekiye isimli bir kız Ağcalı köyüne gelin gitmiştir. Zekiye Gelin, Ağcalı’da üç aylık gelin iken hastalanır ve ölür. Bunun üzerine Zekiye’nin anası Fatma, şu ağıdı yakar:
Yüksekten kaldır salını
Gitsin görünü görünü
Bu kimin nesi derlerse
Emin’in nazlı gelini
Erciyes’ten bir yel esti
Bahçede gülümü kesti
Ben ne deyim Allah aldı
Yavrum söylemiyor, küstü
Arap atlar aşkın olur
Akan sular coşkun olur
Yavrudan ayrılan ana
Ölmez ama düşkün olur
Susuz yerde söğüt bitmez
Biterse de sitil atmaz
Elli dene kızım olsa
Zekiye’nin yerin tutmaz
Gitmem evimde dururum
Kapına kul olurum
Mezarına kar yağarsa
Varır üstünü bürürüm
Helli benim kızım helli
Açmayın yorganı telli
Yatırmışlar teneşire
Al yanaklar sıra benli
Ağcalı’nın yolu daşlı
Bacısının gözü yaşlı
Nasıl kıydın kadir Mevlam
Daha yavrum gelin başlı
Ağcalı’nın yolu dölek
Kanlar kusmuş gölek gölek
Yarın emmileri gelir
Saçını eline verek
N’oldu anam sana n’oldu
Sarardı da benzi soldu
Kınamayın beni eller
Kınalı kekliğim öldü