Covid-19 hastalarında, vücut enfekte olduktan sonra hem hücre içinde çoğalan virüs hem de vücudun bu virüse verdiği aşırı tepki nedeniyle damar iç yapısı bozulabiliyor ve bu durum damar içi pıhtılaşmalara neden olabiliyor.
Geçtiğimiz aylarda Çin’de gerçekleştirilen bir araştırmada, birçok hastaneden toplanan veriler değerlendirilerek, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren hastaların yüzde 71,4’ünde, hastalık sırasında yaygın damar içi pıhtılaşmanın olduğu tespit edildi.
Özellikle yoğun bakım hastalarının D-dimer düzeylerinin yoğun bakımda olmayanlara kıyasla daha yüksek olduğu gözlemleniyor. D-dimer değeri damar içi pıhtılaşma durumuyla ile bir gösterge olduğu için, bu değerin kontrolü büyük önem taşıyor.
D-dimer değerinin bu kadar önemli olması akıllarda bazı soruların doğmasına da yol açıyor:
Tüm bu soruları ve daha fazlasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bölümü Uzmanı Dr. Tuğrul Elverdi, Mikrobiyoloi Uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu ve Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Serteser’e sorduk. İşte uzmanlarımızın hurriyet.com.tr okurlarına özel açıklamaları…
COVID-19’A BAĞLI PIHTI OLUŞUMUNUN NEDENİ NEDİR?
Dr. Tuğrul Elverdi: Virüsün tetiklediği sitokin fırtınası (savunma sisteminin aşırı bir reaksiyonu), bir taraftan damar duvarında hasara yol açarken diğer taraftan harekete geçirdiği bağışıklık sistemi üzerinden damar içinde pıhtılaşma sürecini aktifleştirir. Bunun yanında ağır Covid-19 enfeksiyonu geçiren hastaların büyük çoğunluğunda mevcut olan, hipertansiyon, kalp yetersizliği, şeker hastalığı, obezite gibi ek hastalıklar ve bu hastaların enfeksiyon nedeniyle hareketsiz kalması, pıhtı oluşumunu kolaylaştırmaktadır.
DAMAR İÇİ PIHTILAŞMAYI GÖSTEREN D-DIMER DEĞERİNE KORONA TEDAVİSİ GÖREN HASTALARDA RUTİN OLARAK BAKILIYOR MU?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: D-dimer seviyeleri, hastalığın şiddeti ile ilişkilidir. Hastalığın nasıl seyredeceğini gösteren iyi bir belirteç kabul edilmektedir ve Covid-19 için hastaneye yatırılan hastalara mutlaka bakılır. Covid-19’da D-dimer dışında hastanede yatan tüm hastalar için trombosit sayısı gibi testler de önemlidir. Kalp hastalığı, diyabet ve obezite gibi yandaş hastalıkları olan kişilerin kan pıhtısı geliştirme riski daha yüksektir, bu nedenle daha sıkı takip edilmeleri gerekir.
Dr. Tuğrul Elverdi: Sürüntü testi pozitif çıkan ancak yatarak tedavi gerektirecek kontrolsüz ateş, nefes darlığı gibi bulgular saptanmayan veya ağır hastalık açısından risk oluşturan kanser, kalp, akciğer hastalıkları gibi ek hastalıklara sahip olmayanlarda rutin kan tahlili her zaman gerekli değildir.
Hastane yatışı gereken hastalarda ise D-dimer diğer tetkiklerle birlikte gün aşırı olarak takip edilmelidir. Diğer kan testleriyle birlikte hastalığın gidişatı hakkında fikir verebilmekle birlikte özel bir durumu ve tedavi gereksinimi doğrudan göstermez. O nedenle sadece D-dimer yüksekliğine bakarak karar vermek doğru değildir. Hastayı tüm tetkikleri ve bulgularıyla birlikte değerlendirmek gerekir.
COVID-19 TAKİBİNDE D-DİMER TESTİ NEDEN ÖNEMLİ?
Hastalığın takibinde testin önemi ile birlikte, D-dimer seviyelerindeki dinamik değişikliklerin takibi akciğerde gizli bir pıhtılaşma olasılığını önceden tespit edebilir mi?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: D-dimer, damar içi pıhtı tanısında ve dışlanmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ek olarak, kanser ve kalp hastalıkları dahil çeşitli hastalıklarda hastalığın seyrini göstermek açısından değeri olduğu gösterilmiştir. Covid-19 hastalarında da pıhtılaşma bozuklukları hakkında fikir vermesi açısından önemlidir. Hastalığın erken evresinden itibaren D-dimer seviyesinin ve pıhtılaşma parametrelerinin ölçülmesi, Covid-19 hastalığının kontrolünde ve yönetilmesinde faydalıdır. Yüksek D-dimer seviyeleri, daha yüksek akciğer damarlarında pıhtı riski ile ilişkilendirilmiştir. Covid-19’da da özellikle D-dimer düzeylerinde artış hastalığın şiddetini gösteren bir belirteç olarak kabul edilir.
Dr. Tuğrul Elverdi: Covid-19 sırasında yüksek D-dimer’ın kötü gidişata işaret edebileceğine ait çalışmalar mevcuttur. Özellikle stabil giden bir Covid-19 hastasında bacaklarda ani şişme veya enfeksiyonla açıklanamayacak nefes darlığı veya genel durumda hızlı kötüleşmeye eşlik eden D-dimer seviyesinde ani değişiklikler akciğerde oluşmuş bir pıhtıdan hem erken şüphelenmeyi sağlayabilir hem de tanıda yardımcı olabilir. Fakat D-dimer’ın yorumlaması zor bir test olduğunu unutmamak gerekir. Kanın zor alınması, beklemiş kan örneğinde çalışılması, örnek alınan tüpe az ya da gereğinden çok kan alınmış olması, örnek tüpünün taşınırken çok sallanmış olması gibi birçok dış etkene bağlı olarak yanlış sonuç verebilir; bu durum yorumu zorlaştırır.
D-DIMER DEĞERİNİN DÜŞÜK OLMASI HERHANGİ BİR RİSK OLUŞTURUYOR MU?
Prof. Dr. Mustafa Serteser: Sıfır veya sıfıra yakın değeri olan kişilerin faktör 13 eksikliği açısından değerlendirilmesi gerekir. Bu kişilerde pıhtı kitlesi oluşumu meydana gelebilir ancak D-dimer hiç ölçülemeyebilir.
Dr. Tuğrul Elverdi: Hayır, düşük olması bir risk oluşturmaz; tersine vücut içinde klinik olarak anlamlı olabilecek bir pıhtı bulunmadığına işaret edebilir.
KORONA GEÇİREN YA DA ATLATAN KİŞİLER, D-DIMER DEĞERİNE AİLE HEKİMLİKLERİNDE BAKTIRABİLİYOR. TEDAVİ ESNASINDA YA DA HASTALIK SONRASINDA YAŞANAN ANİ KAYIPLARI ÖNLEMEK İÇİN BU DEĞERİN KONTROLÜ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR MU?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: Aslında D-dimer yüksekliği hastalığın başında seyrini takip etmek için önemli ama yayınlanan bir çalışmaya göre, Covid-19 hastalarının dörtte birinden fazlası tanıdan 4 ay sonrasına kadar yüksek D-dimer seviyelerine sahip olabilir. Hastalık sonrası D-dimer artışından sorumlu mekanizmalar henüz bilinmiyor ancak uzun Covid-19 ile ilgili olabilir. Akut Covid-19 enfeksiyonundan sonra kalıcı yorgunluk, nefes darlığı ve azalmış egzersiz toleransı olduğunu biliyoruz.
Dr. Tuğrul Elverdi: Semptomsuz pozitifliklerde, ek risk faktörü yoksa rutin tahlil önerilmemektedir. Ayakta takip edilen, belirgin semptomu ve ek hastalığı bulunmayan Covid-19 hastalarında D-dimer yüksekliğinin artmış pıhtılaşma riskine işaret ettiğine dair elimizde anlamlı kanıt yok. Bu nedenle Covid-19 geçirip iyileşen ve aktif yaşama dönen hastalarda düzenli D-dimer takibi yapılması gibi bir öneri yoktur.
EVDE COVID-19 GEÇİRENLERDE KAN SULANDIRICILARIN SEÇİMİ VE KULLANMA SÜRESİ NEYE GÖRE DEĞİŞİYOR?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: Kan pıhtıları olan kişiler genellikle kan sulandırıcı adı verilen ve vücudunuzdaki pıhtılaşmayı azaltan ilaçlarla tedavi edilir. Kan sulandırıcılar mevcut pıhtıların büyümesini ve yeni pıhtıların oluşmasını önlemeye yardımcı olabilir. Covid-19 nedeniyle hastaneye yatırılan tüm hastalara, engelleyici bir durum yoksa kan sulandırıcı ilaç önerilir. Çalışmalar, ilacın yüksek pıhtılaşma riski taşıyan hastalara, hastanede kalış süresinin tamamı boyunca ve en az 6-14 gün boyunca verilmesi gerektiğini göstermiştir. Daha uzun süreli ilaç kullanımı taburcu olduktan sonra hareket kabiliyeti azalmış hastalara ve daha ileri yaş, geçmiş pıhtılaşma öyküsü, aktif kanser, östrojen kullanımı, kronik kalp veya solunum yetmezliği, obezite gibi kan pıhtılaşması için ek risk faktörleri olan hastalarda fayda sağlayabilir.
Dr. Tuğrul Elverdi: Hastane yatış gerektirecek kadar ağır bir tablosu olmayan ama mevcut ek hastalıkları nedeniyle Covid-19 sürecinde damar tıkanıklığı riski artmış olarak değerlendirilen hastalara evde kullanmaları için kan sulandırıcı ilaç önerilmektedir. Burada sıklıkla kullanılan ilaç kan sulandırıcı iğnelerdir. Sağlık Bakanlığı kılavuzunda, D-dimer’ı 2-3 kat yüksek bulunan riskli hastalarda en az 45 gün kan sulandırıcı iğne ile koruma tedavisi önerilmektedir. Bu öneri yapılırken hastanın kanama riski, kullandığı diğer kan sulandırıcılar ve bu ilaçlara bir engelinin olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Aspirin gibi ağız yoluyla alınan ve daha çok atardamarlardaki pıhtı oluşumu üzerine etkisi bulunan kan sulandırıcıların Covid-19’da görülen toplardamar pıhtıları üzerine etkisi kesin olarak bilinmemekle birlikte Sağlık Bakanlığı kılavuzlarında ikincil öneri olarak belirtilmektedir.
KAN SULANDIRICI İLAÇLARIN UZUN SÜRELİ KULLANIMI NE GİBİ SORUNLARA NEDEN OLABİLİR?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: Kısa süreli tedavi için kan sulandırıcı kullanılır ama önerildiği gibi alınmazsa ciddi riskler taşır. İlacı aniden almayı bırakırsanız ya da hiç almazsanız, kan pıhtısı gelişebilir veya mevcut bir kan pıhtısı daha da kötüleşebilir. Çok fazla alırsanız ise vücudunuzda, ciddi kanamalara yol açabilecek tehlikeli seviyelere ulaşabilir ve ölümcül olabilir.
Bu ilacın aşırı dozunun belirtileri; kolayca morarma, diş etlerinden alışılmadık kanama, sık burun kanaması, pembe veya kahverengi idrar, koyu, katran rengi dışkı, baş ağrısıdır. Bu belirtiler gözlenirse hemen en yakın acil servise gidilmelidir.
KANIN PIHTILAŞMA RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN YAPILABİLECEK HERHANGİ BİR ŞEY VAR MI?
Dr. Tutku Taşkınoğlu: Hareketsiz bir yaşam tarzı kan pıhtılaşma riskinizi artırabilir. Bu nedenle düzenli egzersiz yaptığınızdan ve aktif kaldığınızdan emin olun. Çalışırken veya seyahat ederken olduğu gibi uzun süre oturmanız gerekiyorsa, kalkıp hareket edebilmek için düzenli molalar vermeye çalışın. Fazla kiloluysanız kilo verin ve sigara içmeyin. Sigara içmek kan damarlarınızın iç yüzeyine zarar verebilir ve pıhtıların oluşmasına neden olabilir. İlaçların yan etkilerini bilin. Doğum kontrol hapları, hormon tedavisi ve belirli kanser ilaçları gibi bazı ilaç türleri kan pıhtılaşması riskinizi artırabilir.
KORONAVİRÜS NEDENİYLE ÖLÜM RİSKİ YÜKSEK OLAN KİŞİLER KAN TESTİ İLE BELİRLENEBİLİR Mİ?
Geçtiğimiz yıl ABD’li bilim insanları, kimin koronavirüsten ölüp ölmeyeceğinin tahmin etmenin basit bir kan testiyle mümkün olduğunu açıklamışlardı. Buna göre yüksek D-dimer değerine sahip hastalar riskli gruptaydı. D-dimer değerinin yüksekliği tam olarak ne ifade ediyor? Bu değer tek başına bir şey ifade ediyor mu yoksa diğer değerlerle birlikte mi yorumlanmalı?
Prof. Dr. Mustafa Serteser: Covid-19 hastalığı, pıhtılaşma yollarını da etkilediği için D-dimer yüksekliği ortaya çıkıyor. Hastalık sürecinde, D-dimer yüksekliği, hem tedavinin etkinliğini hem de pıhtılaşma yollarındaki aktivasyonun seyrini gösterebilir. Ancak Covid-19 enfeksiyonu sırasında etkilenen diğer organları ve sistemleri de unutmamak gerekir. D-dimer tek başına yorumlanmamalı, diğer testler ile beraber yorumlanmalıdır. Bir kişide yüksek D-dimer seviyesi var ise, mutlaka kaynağı araştırılmalıdır. Böyle bir kişi Covid-19 enfeksiyonu olursa riski tabii ki artacaktır.