DEĞERLER MATEMATİĞİ
Çok değil bundan en fazla on beş yirmi yıl önce güzeli görenler gördüklerini tefekkür ederek, içlerine iyice sindirerek, kendilerine katarak hallerinde, lisanlarında, insanlıklarında görünür kılmaya gayret eder, bunun mücadelesini verir ve bu konuda kendileriyle çok çetin savaşla...
TEKNOLOJİK ESARETİMİZ
TEKNOLOJİK ESARETİMİZ Yaşı kırk ve üzeri okurlarım bilirler çok değil bundan yirmi yıl önce birileri gelip bize insanların bakışlarıyla çeşitli boylardaki ekranlara kilitlendiğini, ekranlarca tutsak alındığını söylese herhalde deli olduklarını düşünür; o ekranlardan uzak kaldığım...
AÇLIĞI DOYURMAK
Çok değil bundan en fazla on beş yirmi yıl evvel işten dönerken bakkala uğrayan; ceplerinden ve çantalarından filelerini çıkarıp alışverişini yapan insanların zamanı idi. Günlük ihtiyaç listelerimiz ekmek, un, şeker, çay, yağ, pirinç, mercimek ve misafir gelecekse belki biraz da ...
KENDİNE BORÇLU KALMAK
Ard arda gelen haberlerle paslı ve yorucu bir iklimden geçiyoruz. Bu iklimde sadece zihnimiz ve kalbimiz değil; hayalimiz, umudumuz, ufkumuz da yorgun artık ve biraz nefes almaya, bir parça tebessüme, bir tutam umuda, teşehhüd miktarı sakinleşmeye, hiç olmazsa normalleşmeye, durm...
‘FAİLİ MEÇHUL’ KÖTÜLÜKLER
Sevdiğim ve yazılarımın sıkı takipçisi olan bir okuyucuma “kendini doğurmak” diye bir ifade kullanmıştım kısa bir süre önce. “Bir insan kendini nasıl doğurur ki?” diye sorunca söz vermiştim kendisine, “kendini doğurmak” nedir, yazacağım diye! Hepiniz takdir edersiniz ki hiç kimse...
SAĞLIK EMEKÇİLERİMİZE MİNNETLE
Dün tevafuk eseri bir İl Valisinin sağlık çalışanları ile ilgili birkaç dakikalık açıklamasını dinledim akıl tutulması içinde. Küresel anlamda çok zor günleri yaşadığımız şu süreçte “marifet iltifata tabidir” hakikatini bir tarafa bırakıp eşinden, çocuğundan, annesinden, babasınd...
CORONA KÜLFET Mİ NİMET Mİ?
Dünyaya, eşyaya, ekonomiye, siyasete, eğitime bakış açısını kapitale odaklı zihinsel ve kültürel kodlarla komple değiştirerek; medeniyet kisvesi adı altında tüketim delisi, bencil ve makinelere teslim insan modelini yaratmayı başaran muktedirlerin ontolojik bir felâket üreterek d...
İKİNCİ NUH TUFANI
Çaresizlik, endişe, belirsizlik, şüphe, umutsuzluk ve ruhsal çöküş. Özellikle son üç ayımızı böyle tanımlayabiliriz sanırım. Sadece zihnimiz ve kalbimiz değil; hayalimiz, umudumuz ve ufkumuzun da yorulduğu bir süreç yaşıyoruz maalesef. Hızla değişen gündemimiz bir anda allak bul...
SÜRECİ DOĞRU OKUMAK
Aklın alamayacağı bir cehennem ortamının görüntülerini izliyoruz dokuz yıldır. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ortamda “işlenmiş belleklerimizle” medeniyet havzalarının kör şiddete teslim edildiği, yığınlarca aktör ve faktörün birbirine geçtiği bir sürece üzülüyor, kanıyor,acıy...
ANLAYABİLSEYDİNİZ AĞLARDINIZ!
Ben diyorum ki her fert baş ucuna; “Suçlu benim, herkes suçsuz!” levhasını asmalıdır. Ben diyorum ki yegâne kurtuluşumuz herkesin herkesi affetmesindedir. Daha ötesi kanunların sorumluluğuna girer. Ama görüyorum ki anlatamıyorum… Hissediyorum ama anlatamıyorum! Çocuk, “Ağlayabils...